19 Eylül 2015 Cumartesi

İLERİYE DOĞRU ATILAN YİRMİ ADIM (JORGE BUCAY)


GİRİŞ

·         Öneriler
1.     Başkalarıyla paylaşmak için önerdiklerinin üstünden geç
2.     Önce kendi hakkında, daha sonra başkaları hakkında düşün
3.     “yapabilirim” “istiyorum” dan önce gelsin
4.     Başkasının bakımına ve kararlarına bağlı olmayı geride bırak
·         Sorunu karmaşıklaştırmayalım, ama amacımızı da gözden yitirmeyelim.

İLK ADIM – KENDİNİ TANIMAYA ÇALIŞ
·         Yaşamın keyifli bir şey olduğunu fark etmişsek ve yaşamaktan memnunsak, yapmak istediğimiz çok şey olduğunu biliyorsak ve yapacaksak, Sabahları uyanınca kendimizi sık sık neşeli hissediyorsak o zaman doğum günü kutlama arzumuzu yüreğimizde duyarız. Bir yıl daha yaşamış olmanın sevincini başkalarıyla paylaşırız. (9)

·         Çoğumuz başkalarına doğum günü armağanı alarak ve onları düşünerek yaşarız, ama hemen hiç kendimize doğum günü armağanı vermeyiz.
·         İnsanın kendi kendisiyle kurduğu iyi ilişkiyle desteklenmiyorsa, başkalarıyla yapıcı bir ilişki kurulup güçlendirilemez. (9)

·         Kendini keşfetmek;
o    Kendimi görmemi engelleyen örtüyü kaldırmak
o    Maskelerimi bir kenara bırakmak
o    Kendime ve başkalarına olduğum gibi görünmek
o    Olduğum şeyin, tüm yaptıklarımın ve söylediklerimin sorumluluğunu almak
·         Tüm kadim kültürlerin her birinde ve hepsinde çok eski zamanlardan beri insana eşlik eden varoluşsal sorular; (10)
o    Ben kimim?
o    Nereye gidiyorum?
o    Kiminle gidiyorum?
·          İçimiz ve dışımız arasındaki sınırı asla açıkça göremeyiz. (11)
·         Toplumsalı bireyselin önüne geçirmememiz gerekir. Herkes işe kendi gelişimiyle işe koyulursa toplumun da daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

İKİNCİ ADIM – ÖZGÜRLÜĞÜNE KARAR VERMEK
·         Özgürlüğü kendine bağışlamak, “insanın istediği zaman istediğini yapması olduğunu” söyleyen kaba ve yalancı kavramdan söz etmiyorum. Bu kavram iktidara ilişkindir, özgürlüğe değil. Böyle bir şey insanüstüdür ve yoktur, ama ötekisi olanaklıdır, arzulanandır ve gerçektir. (15)

·         Özgürlük, herkesin belli bir anda karşısına çıkan seçeneklerden birini (bazen birden fazlasını) seçme hakkı ya da olanağından ne fazladır, ne eksiğidir. Özgürlük olanaklar arasından seçim yapabilme kapasitesidir. (15)

·         Yaptığı seçimin getirdiği sorumluluğu azaltmak için “yapacak başka bir şey yoktu” demek çoklarının işine gelir.
·         İnsan azınlık da olsa, birinin kaprisi nedeniyle başkalarının çektiği ıstıraplar, uğradıkları haksızlıklar hakkında soru sormaya, soru sormaya, araştırmaya yeltenebilir. Tek gözetmemiz gereken bu özgürlüğün başkalarının haklarını ihlal etmemesini sağlamaktır, yakınmamıza dahil olmak istemeyenleri etmemeliyiz, protesto ya da isyan etme biçimimiz  aynı biçimde düşünmeyenleri yok etmek üzerine tasarlanmamalı, çabalarımız daha iyi bir dünyanın inşası için bir araya getirilmelidir.(17)

·         Özgürlük “EVET” ile “HAYIR” arasındaki farktır. Bu yanıtlardan birini ya da ötekini seçme hakkı beni özgür biri ya da bir köle yapar. (seçimim için sıklıkla ödemek zorunda kalacağım yüksek bedel değil) (Octavio Paz)
·         Uzun zaman birlikte gezen aşk ve delilik sevgili olmuşlar ve durumdan da çok memnunmuşlar. Ama hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Bu kadar esriklikten, kontrolsüzlük ve belirsizlikten yorulan aşk, rehberini bir yana bırakarak mantıkla evlenmeye karar vermiş.

Aşk kararında yanılmamış çünkü rehberliğini mantık alınca, tehlikeler ortadan kaybolmuş, güvensizlikler de tehlikelerle birlikte yok olmuş.
Hiçbir şey kusursuz değildir. Aradan zaman geçince, bu kadar güvenin son derece huzurlu olduğunu bildiği halde, aşk fena halde sıkılmaya başlamış. Uzun uzun düşünüp fanteziyle tartıştıktan sonra, aşk iki karar vermiş: Mantıkla evliliği sürdürecekmiş, ama arada bir eski sevgilisi ve dostu delilikle görüşerek ona kapılacak ve kendini kaybedecekmiş, daha sonra yenilenmiş olarak mantığın güvenli kollarına dönecekmiş. (20)

ÜÇÜNCÜ ADIM - KENDİNİ AŞKA AÇ
·         Kendimizi seviliyor hissedemez ve birini yoğun, söz vererek ve verdiğimiz sözleri tutarak, çıkar gütmeksizin sevmezsek kendini gerçekleştirmek diye bir şey söz konusu değildir. (21)

·         Duyguları tanımlamaya kalkmak çok zordur, bir şeyler eksik kalır.
·         Kendimizi açmamız gereken aşk gündelik, olanaklı, “birini çok sevdiğimizde” her gün hissettiğimiz şeydir. (21)

·         Sevmek, başkasının iğliği için hissettiğimiz saf ilgi.
·         Bizim için önemli olan değil,  bize onun için önemli olduğumuzu hissettiren en az bir kişiyle ilişki kurmuş olmamız gerektiğine inanıyorum.
o    Başarılarımızın her birini içtenlikle tebrik eden
o    Zamanımıza ve seçimlerimize saygı gösteren
o    Bizi mallarının listesine eklemeden dostluğumuzdan zevk duyan
o    Anlaşamadığımız dönemlerde, kızgınlıklardan ve tartışmalardan sonra bile sevildiğimizi hissettiren
o    Bir kızgınlık ya da öfke neticesinde artık bizi sevmediğini açıklasa, bizi affetmeyeceğini söylese bile iyi durumda olmasını istediğimiz ve iyi haberlerini almak istediğimiz biri.

DÖRDÜNCÜ ADIM – GÜLÜŞÜN AKSIN
·         Yaşamınıza iyi bir mizah kotası eklemek. “nüktekarlıktan” söz etmiyorum; özel ve farklı bir mizah duygusundan söz ediyorum; büyük bir espri anlayışından. Dada sağlıklı olmak ve davranmak için gülümsemekten söz ediyorum. (28)

·         Mizah kendi beceriksizliklerimizden, saçmalıklarımızdan ve aptallıklarımızdan, çoğu zaman da işleri fazlasıyla ciddiye almamızdan kaynaklanır.
·         Gülmek bedene endorfin salgılatan üç etkinlikten biridir. Her organizmanın salgıladığı bu maddeleri beden kendi üretir ve inanılmaz bir sağaltıcı güçleri vardır: analjeziktirler, antienflamatuardırlar ve yenileyicidirler. (28)
·         İnsanın kendine gülebilmesi başımıza gelen kimi tuhaf ve saçma olaylarla baş etmenin tek gerekli koşuludur.
·         Ne zaman yapabilirsen gülümse, senin için zor olsa da gülümse, sen izin vermezsen hiçbir şeyin neşeni kaçırmayacağını öğreneceksin, ıstırap veren bir nedenle arada ağlaman gerekmesinin hüznü bile neşeni kaçırmayacaktır. (34)

BEŞİNCİ ADIM – DİNLEME KAPASİTENİ ARTTIR
·         Dinlemeyi öğrenmek bize o kadar da zor gelmemeli.
·         İki kulağımız, tek bir ağzımız var, bize konuştuğumuzun iki katı kadar, dinlememiz gerektiğini hatırlatmak için. (Talmud)  (35)
·         Dinlemek DİNLEMEK’tir.
·         Dinlemek ne değildir;
o    Söylediğime bir ara verip soluklanırken ötekinin birkaç laf izin vermek,
o    Bir konuşma kendi düşüncemi açıklayacak fikirleri bana ulaştırabilecek bir dostla buluşma
o    Kendisi de dinleyen biriyle karşı karşıya geçip sırayla konuşmak
·         Dinlemek, öteki kişinin bana söylediğiyle aynı fikirde olup olmadığımı analiz etmek ve anlamak için gösterilen etkin ve kendini vermeyi gerektiren bir çabadır, onun bana söylediğini ve benim kendime söylediğimi bilmem gerekir.
·         Neden kendimizi içten ve açık bir konuşmaya açmak bu denli zor?
o    Kişisel üzüntülerimizin bir kısmını dinlemeyi reddettiğimiz bu anlara borçlu olduğumuz
o    Kendi inançlarımıza gömülürüz ve onları ayakta tutabilmek için kesin doğrular, temel aksiyonlar olduklarına inanırız.
o    Bildiklerimizi abartır, bilmediklerimizi küçümseriz.
o    Çocukluğumuzda yanlış öğrendiğimiz şeylere sığınır, kendimizin ve başkalarının önünde yanılmış olduğumuzu ifade etmekten utanç duyarız.
o    İşimize gelmeyen ve bize acı veren gerçekleri kabul etmeye yanaşmayız
o    Üstünlüğümüzü göstermeye bilmediğimizi öğrenmekten daha fazla değer veririz.
·         Benim davranışlarımı değerlendirebilen ve bana kendim hakkında bilgi verebilenleri dinlemek esastır. Kişiliğimin kendi bakışımın kör noktalarında gizlenen bu yönlerini keşfedebilmenin biricik yolu da çoğu kez budur. (36)
·         Çok fazla yakınan, durmadan verip veriştiren ve sorumluluğu daima başkasının üzerine atan kişilere güvenmem. Bunun insanın eksikliklerini sürekli hale getirmesinin bir yöntemi olduğunu izlemişimdir. İnsan yakınmaya devam ettikçe elinden bir şey gelmez, çünkü yakınmak eyleme geçmesini, içinden dışarıya doğru bu değişimleri başlatmasını sağlayacak enerjinin çok büyük kısmını tüketir.  (37)

ALTINCI ADIM – ALÇAKGÖNÜLLÜLÜKLE ÖĞRENMEYİ ÖĞREN
·         Dinlemek, her şeyden önce her konu hakkında bilmediklerimizi öğrenmemizi sağlar. Ne kendimizin ne de başkalarının gerçeğin tümüne sahip olmadığını fark eder ve kendimizi başkalarının gerçeğiyle tamamlamaya odaklanırız. Bu elbette alçakgönüllü olmayı gerektirir, çünkü öğrenmek her zaman alçakgönüllü bir davranıştır. (41)
·         Yaşam yeni şeyler keşfetmektir ve herkes için anlamı da gelişmektir.
·         Öğrenmeyi öğrenmek, bildiğimizi ve bilmediğimizi bilmektir, kendimizi başkalarının bilgisiyle zenginleştirmektir. (41)
·         Zamanla başkalarının da kendi gerçeklerinin olduğunu görürüz. Onları saf dışı bırakmaya çalışıp başaramayınca kendi seçkinler listemize dahil eder ve gerçeği bunlarla aynı paydada buluşuruz. (44)
·         Herkes belli anlarda gerçeğin küçücük bir bölümüne ulaşabilir, bu hepimizi aydınlatan büyük gerçeğin bir yansısıdır. (44)

YEDİNCİ ADIM – HER ZAMAN İÇTEN OL
·         Bize içtenlik ve saygıyla davrananlara karşı sevecen olmak zor değildir, ama bize sevimli davranmayanlara sevecen olmak hiç de kolay olmayabilir. Kendi dertlerine gömüldüğü için bizi görmeyen komşumuza selam vermeye, iki dakikalığına caddenin karşısına geçmeye karar vermek. “Tatsız günlerinden” birini yaşayan biri karşısında barışçıl bir tavırla gülümsemeyi öğrenmek. Bu ileri doğru atılmış büyük bir adımdır.
·         İnsanın kendini gerçekleştirme yolunu mutlak bir yalnızlık içinde, yol arkadaşı, başkalarının bakışları ve sevgisi olmadan kat etmeyi denemesinin zor olduğunu biliyorum. Sevgi olmadan kimse uzağa gidemez. Çevresindekilerle sevgi ilişkisi kurmadan, kimse ufku göremez. Hiç kimse sevilmeden zafere ulaşamaz. (45)
·         Boyun eğdiğimiz ve başkalarına boyun eğdirdiğimiz bu gündelik kötü davranış biçimini bir kenara bırakmak hepimizin sorumluluğudur. (45) 
·         Antik Yunanlılar kızmanın kolay olduğunu, ama doğru zamanda, doğru kişiye ve doğru miktarda kızmanın bilgelik olduğunu söylerdi. Günümüzdeyse sürekli huysuzluklarıyla yaşamı dar eden, kendi var oluşuna duydukları öfkeyi taşıyarak dolaşan ve kendi acıklılıklarına suç ortağı arayan insanlardan etkilenmeden ve bizi de yakmalarına izin vermeden aralarından sıyrılmak bilgelik gerektiriyor olabilir. (46)

SEKİZİNCİ ADIM – İÇİNİ VE DIŞINI DÜZENLE
·         Önce yapılması gereken şeyi önce yapmak, sonra geri kalanla ilgilenmek gerekir. Her şeyin sırası ve zamanı vardır. Hiçbir şeyi gelişi güzel yapmamak, yerleştirmemek, gelişigüzel davranmamak gerekir, kaygı ve özensizlik işe yaramaz. (50)
·         Özgürlük ve kendini akışa bırakma becerisi bazı şeyleri düzene koymakla çelişmez, her şeyle ilgilenmek istiyorsak, öncelikli olanla önce ilgilenmemiz, daha önemsiz konuları geriye bırakmamız şarttır.
·         İhtiyaçlarımı kendi kişisel gerçekliğim çerçevesinde sınıflandırmayı öğrenmem ve her şeye gereken önemi vermeyi bilmem gerekir; ne daha fazlasını ne daha azını.
·         Önceliklerden ve ayrıcalıklardan söz ederken çok temel iki özelliği göz ardı etmememiz gerekir;
o    Hiçbir listenin kesin ve değişmez olmadığı, yaşamımın o anına bağımlı olduğu,
o    İstediği kadar önemli olsun, kendi düzenimin başkalarınınkiyle çakışması için hiçbir neden yoktur.
·         Umutsuzluk içinde kim bilir kaç kez eşimizden, ebeveynlerimizden, komşumuzdan, yöneticimizden “hemen” meselemizi halletmemizi istedik, önce bizim sorunlarımızla ilgilenmesini istedik çünkü bizim için ilk sırada acil, kaçınılmaz ve ertelenemezdi. Çünkü bizim “taşımız” en büyüğüydü, ama belki de o taş başkalarının sıra bekleyen sorunları arasında bir kum tanesiydi. (50)
·         Bazı şeylerin daha önemsiz görünmesine karşın öğle olmadıklarını ve onlara zaman ayırmak gerektiğini öğrendim. (51)

DOKUZUNCU ADIM – KENDİNİ İYİ BİR SATICIYA DÖNÜŞTÜR
·         Satmak “kendini satmak” değildir, ötekine ne olduğum ve yaptığımı ne kadar iyi yaptığım hakkında doğru bilgiyi ulaştırmaktır. Etken ve çekici bir biçimde verebileceklerimi sunmaktır. (53)

ONUNCU ADIM – İYİ ARKADAŞLAR SEÇ
·         Daha fazlasına sahip olma ve daha fazla harcama yarışı kimin yanımızda olduğunu kaydetmemize engel olurken, orta sınıf kentli için hafta sonları giderek anlık zevklerin kovalamacasına dönüşüyor. Her şey günden faydalanmak için erken kalkmak gerektiğine, tenis oynamak gerektiğine, ilk gidip en iyi yeri kapmak için depar atmak gerektiğine vb işaret ediyor. Çoğunlukla da hiçbir şeyi kaçırmamak için kendimizi kaybediyoruz, başkaları açısından namevcut oluyoruz, yaşadıklarımızı dostlarımızla gerçekten paylaşmak zevkinden mahrum kalıyoruz. (57)
·         İnsan sevdiklerini unutarak hiçbir yere varamaz. (59)

İLERİYE DOĞRU ON ADIM DAHA
·         Halk bilgeliği bir işten ya da sorundan sürekli uzaklaşmanın kaçmak olduğunu öğretir. Bu kaçınamadığımız bir korkunun ya da sorumsuzluğun simgesidir. Bir an uzaklaşmak ve sonra dönüp ne yaptığıma bakmak, dinlemek, neyi aşmış olduğumu kavramak, bir sonraki mücadeleye hazırlanmak ve geride bıraktığım engeller için kendimi kutlamak için biraz duraklamak çok iyi bir fırsattır. (60)

ONBİRİNCİ ADIM – SAHİP OLDUĞUN BİLGİYİ ÖNYARGISIZCA YENİLE
·         Tüm bildiğin, yaptığın, olduğun, sahip olduğun, inandığın hepsi seni buraya kadar getirmeye yaradı. Nasıl devam etmek?, Nasıl daha uzağa gitmek?
Artık,
Henüz bilmediğini,
Henüz olmadığını,
Şimdiye kadar yapmadığını,
Neyse ki sahip olmadığını,
Ve inanmadığın her şeyi kullanmanın zamanıdır. (62)
·         Sık sık yaşadığımız bir tehlike, yeni şeyler öğrenme arzusuyla, bir zamanlar bildiğimiz ya da elimizde olanı yenilemez ve gözden geçirme gerekliliğini unutmamızdır. İçinde yaşadığımız dünya o kadar hızlı evriliyor ki, bu dikkatsizlik bizi kısa süre içinde hiçbir şey bilmemiş olan ya da bilmeyenle aynı duruma sürükler. (62)
·         Deli olmak insanların sandığı gibi onları tuhaf şeyler yapmaya iten bir itki değildir. Gerçek delilik her zaman aynı şeyi yapmak ama sonuç farklıymış gibi davranmaktır. (63)

ONİKİNCİ ADIM – YARATICI OL
·         İnternet erişiminin giderek kolaylaştığı, iletişimin giderek hızlandığı bir dünyada, herkes anında tüm gezegenin sonsuz olanaklarından haberdar olabilmekte ve elindeki ürünü sunabilmektedir. Bu nedenle kendimizinkini farklı, yenilikçi ve tekil kılmamız gerekmektedir. İşte bu yaratıcılıktır. (65)
·         İnsanın gelecekteki eylemini düzenlemesinin en az iki yolu vardır.
1.     Yetişkinin bilgisini ve deneyimin ciddiyetini temel almak ya da,
Bellek ve mantık kendimizin ve başkalarının deneyiminin hata yapmamız için bizi nasıl yönlendireceğini belirler. Varsayımsal olarak sonuç istediklerimizin çoğunu elde ederek amacımıza ulaşmaktır.
Akıl
Deneyim ve kesinlik
Uygun davranış
Daha az hata
Daha çok şey elde etme
Alkış
Kabul
Deneyimin sesini biraz kısarsak yaratıcı yanımızı uyandırırız, her zaman yeni ve farklı bir tarafı olanı keşfederiz, itici gücümüz merak olur ve yenilikçi yanıtlar, orijinal önerilerle ortaya çıkarız. Başarıyı garantilemese de, daha az tekdüze bir yolun garantisidir, eğlenmek ve gelişmek olanağı sunar. Dizge farklı olacaktır:
Duyarlılık
Keşif merakı
Yaratıcı davranış
Daha fazla hata
Daha çok şey öğrenme
Eğlence
Gelişme



2.     İçimizdeki çocuğun canlılığına, yeni şeyleri deneme merakına sığınmak.



1 yorum:

  1. Kitabın şu an satışı yok. Okumak isteyenler için paylaşım iyi bir fırsat sunuyor, teşekkürler. En kısa zamanda tamamını okuma imkanı bulmak dileğiyle..

    YanıtlaSil