8 Ekim 2021 Cuma

YENİ BİR YAŞAM (J. Krishnamurti)

 Mutluluğunuzu fark ettiğiniz anda mutluluk kaybolur.


Hayat sürekli kapımızı çalar, daha fazlasını görebilelim diye pencerelerimizi iterek açmaya çalışır; eğer biz korkudan dolayı kapımızı kilitler, bütün pencereleri kapatırsak, daha yüksek sesle çalar.

İyi veya kötü olduğunu söylemek düşünce etkinliğini sonlandırmak demektir.

Hırslı insan en korkak insandır, çünkü kendisi olmaktan korkar.

Eğer bir şey biriktirilebiliyorsa, deneyimle toplanabiliyorsa o şey hakikat değildir, çünkü bu toplamanın altında sahiplenme ruhu yatar.

Mutsuz, zavallı ve sefalet içinde bulunduğunuzdan nihai, kalıcı bir mutluluk arıyorsunuz. Kalıcı mutluluğu sormak yerine size musallat olup hem fiziksel hem de psikolojik acılar veren hastalıklardan nasıl kurtulacağınızı öğrenin.

Hayat başkalarından öğrenilecek bir şey değildir. Hayat deneyim biriktirmeden anbean dinlemeniz, anlamanız gereken bir şeydir.

Asla bir nedenle işe başlamayın, çünkü her nedeni geçersiz kılan bir başka karşıt-neden bulunabilir ve siz akıl yürütme ağına takılıp kalırsınız.

Karanlıktan korkuyorsanız dışarıya çıkmaya cesaret edemezsiniz.

KESİŞEN YAZGILAR ŞATOSU (ITALO CALVINO)

Kararsızın Öyküsü (s66)

Bütün yolların kesiştiği, bütün seçimlerin denk düştüğü, yaşam boyu beklenenle ele geçirilen arasındaki boşluğun doldurulduğu “Her Şey Kenti” ne gelen genç adam tahta oturan Tanrıya/Meleğe sormuş “Bu kent senin mi? Hayır senin. Burada bütün dileklerin gerçekleşir.

Genç adam şaşkınlık içinde “Susadım” der.

Tanrı birbirinin eşi iki kuyuyu gösterip “Hangisinden içmek istiyorsan seç” der.

Seçim yapmak, bir seçimi ve bir reddi gerektiriyor, bir şeyi alıp kalanından vazgeçmeyi. Geldiği gibi dönüp gitse daha iyi; Ama arkasını dönünce delikanlının kentten çıkmasını engeller gibi iki balkona çıkmış iki kraliçeyi görüyor. Biri sağ elinde diğeri sol elinde kılıç tutuyor. Durun bakayım, birinin elinde kuşkusuz kılıç, ama ötekinin elindeki galiba bir kaz tüyü ya da kapalı pusula, belki bir flüt yoksa bir kağıt keseceği mi? Kadınlar kendisini bulması gereken gencin önünde iki ayrı yolu işaret ediyorlar.  

Biri, hep saldırganlığı, kestirip atmayı gerektiren tutkuların yolu, öteki ise düşünmeyi ve yavaş yavaş öğrenmeyi öneren aklın yolu.

Öcünü Alan Ormanın Öyküsü (s75)

Hayvanlarla bitkiler sürekli birbirlerini parçalayıp yutsalar da, ormanın bir yasası var. Zamanında durmasını bilmeyen güç, ister insan ister öküz ister akbaba olsun, çevresini çöle döndürür ve kendisi de orada geberip karıncalarla sineklere yem olmaktan kurtulamaz.

Zor Kurtulan Savaşçının Öyküsü (s80)

Savaşlarda iki tür çarpışma öğütlenir; ya çekinmeden ortaya atılırsın, kim çıkarsa bahtına onunla vuruşursun, ya da düşmanların arasından birini seçip sonuna kadar teke tek dövüşürsün.