GENÇ WERTHER'İN ACILARI
(Johann Wolfgang Von Goethe)
Sanatçı, tanrısal bir güce sahiptir, o da bir yaratıcıdır.
Dünyadaki karışıklıklara yol açan şeyin, kurnazlık ve kötü
niyetten öte, belki de yanlış anlamalar ve atalet olduğunu saptadım.
Üst tabakadan olanlar kendileriyle sıradan halkın arasında
soğuk bir mesafe bırakacaklardır hep, onlara yaklaşmakla bir şey yitireceklerine
inanıyor gibiler; ayrıca da kent kaçkınları ve kötü niyetli şakacılar da var
ki, bunların taşkınlıkları zavallı halkı daha da kırılgan yapıyor.
İnsan soyu tek bir kalıptan çıkmadır. Çoğu yaşayabilmek için
günlerinin büyük bölümünü çalışarak geçirir ve özgürlük olarak arta kalan zaman
onları o kadar kaygılandırır ki, ondan kurtulmak için denemedik şey
bırakmazlar. Ey insanın alın yazısı!
İnsan yaşamının yalnızca bir düş olduğunu başkaları da daha
önce düşünmüştür.
Çocukların neyi niçin istediklerini bilmedikleri konusunda
bütün o bilgili öğretmen ve eğitmenler aynı kanıdalar; ama ergin kimselerin de
bu yeryüzünde tıpkı çocuklar gibi yalpalayarak dolaştıklarına ve onlar gibi
nereden gelip nereye gittiklerini bilmediklerine, onlar gibi gerçek ereklere
yönelik hareket etmediklerine ve kurabiye, çörek ve kızılcık sopasıyla
güdüldüklerine kimse inanmak istemese de bu bir gerçek.
Yalnızca doğanın zenginliği sonsuzdur ve büyük sanatçıyı
yalnızca doğa yaratır.
Sanat kurallarının lehinde birçok şey söylenebilir, Nasıl
kendini yasalara ve refaha kaptırmış biri, hiçbir zaman dayanılmaz bir komşu,
garip bir hergele haline gelemezse, kendini kurallara göre eğiten bir insan da
hiçbir zaman zevksiz ve kötü bir yapıt meydana getirmez; buna karşın her kural,
doğanın gerçek duyumsayışını ve doğanın gerçek dışa vurumunu yok edecektir.
Resim sanatında da edebiyatta da önemli olan kusursuz olanı
görebilmek ve onu dile getirmeye cesaret etmektir.
En çok beğendiğim yazarlar, yazdıklarında kendi dünyamı,
benim çevremde olup bitenleri bulduğum yazarlardır.
Sevincin ortasında keder ya da dehşet verici bir olayla
karşılaşınca, doğal olarak bunun etkisi başka bir durumda olduğundan daha büyük
olur.
Bir yanda insanın içindeki yayılma, yeni buluşlar yapma ve
öteye beriye devinme itkisi; öte yanda sınırlamalara gönüllü olarak boyun eğme,
alışkanlığın raylarında devam etme ve sağıyla soluyla ilgilenmeme konusunda
içsel güdü var.
Yerinde duramayan bir gezgin bile sonunda vatanını özler ve
kulübesinde, eşinin koynunda, çocuklarının arasında, hepsine ekmek bulma
uğraşısında dünyanın enginlerinde boşuna
aradığı sevinci bulur.
Yüreğime en yakın varlıklar, çocuklardır. Bu ufaklıkları
izlerken ilerde onlara o kadar gerekli olacak bütün erdemlerin, bütün güçlerin
filizlendiğini görüyorum; şimdiki dik kafalılıklarında geleceğin kararlılığını,
coşkularında, ileride dünyanın tehlikelerini atlatmak için gerekli olan mizah
yeteneğini ve aldırmazlığını seziyorum; apaçık ve bir bütün halinde!
Ey Tanrım, sen gökyüzünden baktığında, yalnızca yaşlı
çocuklar ile genç çocuklar görürsün.
Dünyanın bütün işleri aşağılıktır; başkalarının sözüyle,
hiçbir tutkusu ya da bir gereksinimi olmaksızın, para, şan şeref ya da bilmem
ne uğruna didinen biri her zaman bir budaladır.
Kadınlar, iki hayranının birbiriyle iyi geçinmesini
sağlayabilirlerse, kazançlı çıkan hep kendileri olacaktır.
Mutluluk yalnızca yüreğimizde mümkündür.
Tehlike sonu gelmez bir konudur, öğrenmekle bitmez.
Tutkuları tarafından oradan oraya sürüklenen bir insan tüm
akıl gücünü yitirir ve bir sarhoş, bir deli olarak değerlendirilir.
İnsan doğası sınırlıdır. Sevince, kedere, acılara belli bir
dereceye dek dayanabilir.
Yaratılışımız gereği her şeyi kendimizle ve kendimizi de her
şeyle kıyasladığımız için, her türlü mutluluk ve kederi kendi bütünselliğimizi
oluşturan nesnelerde buluyoruz.
İnsanlar hem kendileri hem başkaları için her şeyi zorlaştırıyor.
Birinci derecede önem taşıyan kişi kimdir? Diğerlerini
değerlendirebilen ve onları, kendi tasarılarını gerçekleştirmek için kullanacak
kadar kudretli ya da kurnaz olan kişidir.
Yaşamın tadını çıkartmak için üstünde durabilecek küçücük
bir toprak parçası yeterlidir, altında yatmak içinse daha da az.
Yeryüzünde bir gezginim yalnızca, bir yolcu!
Bütün insanlar umutlarında kandırılıyor, beklentilerinde
aldatılıyorlar.
Bir insanın varlığı ya da yokluğu, başkaları için önem
taşımaz, hemen hemen hiçbir önem taşımaz. Seni yitirdikleri için yazgılarında bir boşluk duyarlar mı acaba? Ne zamana kadar duyarlar? Ah, insan işte bu denli fani bir varlık; tam da varoluşundan hiçbir kuşku duymadığı, mevcudiyetini gerçekten duyumsattığı tek yerde bile, sevdiklerinin hatıralarına, onların ruhlarında bile yitip yok olmaktadır, hem de o denli çabuk.
Sevgi, sevinç, yakınlık ve coşku kendi içimden gelmiyorsa,
bir başkası da bunları veremeyecektir bana.
Kimi tükenmişler için bir destektir din, kimi dermansızları
diriltmiştir de. Herkes için böyle olamayabilir.
İnsan yazgısı, başına gelenlere sonuna dek katlanmaktan,
sunulan kaseyi içip boşaltmaktan başka ne olabilir?
Bahtsızlığının, kendi mahvolmuş yüreğinden, tükenmiş
beyninden kaynaklandığını fark edemiyorsun; bundan da seni dünyadaki hiçbir
kral kurtaramayacaktır.
Ocak/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder