15 Kasım 2021 Pazartesi

ZAMANA DAİR

 Zaman benim kaybedebileceğim bir şey değil, ben ancak zamanda kaybolabilirim.

Ne kadar zamanım kaldığını düşünme gerek yok, çünkü hiç zamanın olmadı zaten. Ben zamana aittim, zaman bana değil.

Kafamı kurcalayan bu düşünce de ne?  diye soramam olsa olsa kafamla kurcalayacağım bir düşünce vardır.

Gördüğüm, duyumsadığım bu evren benimle ilgili değil,  ben onunla ilgili yüz bin ansiklopediden oluşan bir setin içindeki herhangi bir harfim.

Evrenin büyüklüğünü düşününce en büyük derdimne kadar büyük olabilir? diye düşünmeden edemiyorum.

Ben benden başka bir şey değilim, benden başka bir şey benim için değil; kimiz zaman ben, benden başka bir şey içinim.

Önemsiz olmak önemli değil, önemli olmak asıl sorun.


Kaynak: benebrud instegram paylaşımı

DÖRT ARKETİP

İnsan yaşamının esas gailesi, kendi tedavisidir,yani kendi eksikliklerini tamamlamak, çatışmalarını çözümlemek ve zedelenmişliklerin ızdurabını azaltmaktır.

Doğanon yarım bıraktığını sanat tamamlar. İnsan yaradılışın tamamlanması için gereklidir. Çünkü insanon kendisi ikinci bir yaratıcıdır. Dünyaya nesnel varlığını kazandıran odur.


8 Ekim 2021 Cuma

YENİ BİR YAŞAM (J. Krishnamurti)

 Mutluluğunuzu fark ettiğiniz anda mutluluk kaybolur.


Hayat sürekli kapımızı çalar, daha fazlasını görebilelim diye pencerelerimizi iterek açmaya çalışır; eğer biz korkudan dolayı kapımızı kilitler, bütün pencereleri kapatırsak, daha yüksek sesle çalar.

İyi veya kötü olduğunu söylemek düşünce etkinliğini sonlandırmak demektir.

Hırslı insan en korkak insandır, çünkü kendisi olmaktan korkar.

Eğer bir şey biriktirilebiliyorsa, deneyimle toplanabiliyorsa o şey hakikat değildir, çünkü bu toplamanın altında sahiplenme ruhu yatar.

Mutsuz, zavallı ve sefalet içinde bulunduğunuzdan nihai, kalıcı bir mutluluk arıyorsunuz. Kalıcı mutluluğu sormak yerine size musallat olup hem fiziksel hem de psikolojik acılar veren hastalıklardan nasıl kurtulacağınızı öğrenin.

Hayat başkalarından öğrenilecek bir şey değildir. Hayat deneyim biriktirmeden anbean dinlemeniz, anlamanız gereken bir şeydir.

Asla bir nedenle işe başlamayın, çünkü her nedeni geçersiz kılan bir başka karşıt-neden bulunabilir ve siz akıl yürütme ağına takılıp kalırsınız.

Karanlıktan korkuyorsanız dışarıya çıkmaya cesaret edemezsiniz.

KESİŞEN YAZGILAR ŞATOSU (ITALO CALVINO)

Kararsızın Öyküsü (s66)

Bütün yolların kesiştiği, bütün seçimlerin denk düştüğü, yaşam boyu beklenenle ele geçirilen arasındaki boşluğun doldurulduğu “Her Şey Kenti” ne gelen genç adam tahta oturan Tanrıya/Meleğe sormuş “Bu kent senin mi? Hayır senin. Burada bütün dileklerin gerçekleşir.

Genç adam şaşkınlık içinde “Susadım” der.

Tanrı birbirinin eşi iki kuyuyu gösterip “Hangisinden içmek istiyorsan seç” der.

Seçim yapmak, bir seçimi ve bir reddi gerektiriyor, bir şeyi alıp kalanından vazgeçmeyi. Geldiği gibi dönüp gitse daha iyi; Ama arkasını dönünce delikanlının kentten çıkmasını engeller gibi iki balkona çıkmış iki kraliçeyi görüyor. Biri sağ elinde diğeri sol elinde kılıç tutuyor. Durun bakayım, birinin elinde kuşkusuz kılıç, ama ötekinin elindeki galiba bir kaz tüyü ya da kapalı pusula, belki bir flüt yoksa bir kağıt keseceği mi? Kadınlar kendisini bulması gereken gencin önünde iki ayrı yolu işaret ediyorlar.  

Biri, hep saldırganlığı, kestirip atmayı gerektiren tutkuların yolu, öteki ise düşünmeyi ve yavaş yavaş öğrenmeyi öneren aklın yolu.

Öcünü Alan Ormanın Öyküsü (s75)

Hayvanlarla bitkiler sürekli birbirlerini parçalayıp yutsalar da, ormanın bir yasası var. Zamanında durmasını bilmeyen güç, ister insan ister öküz ister akbaba olsun, çevresini çöle döndürür ve kendisi de orada geberip karıncalarla sineklere yem olmaktan kurtulamaz.

Zor Kurtulan Savaşçının Öyküsü (s80)

Savaşlarda iki tür çarpışma öğütlenir; ya çekinmeden ortaya atılırsın, kim çıkarsa bahtına onunla vuruşursun, ya da düşmanların arasından birini seçip sonuna kadar teke tek dövüşürsün.

1 Ekim 2021 Cuma

ÖPÜŞME, GIDIKLANMA VE SIKILMA ÜZERİNE-Adam Phillips

Eğeruygarlık, bizleri korumakta ya da haddinden fazka korumaktaysa,tehlikenin yokluğu bizleri gerçekçilikten uzaklaştırabilir.
- Çocuk, kendisine bakan sevdiği bir insanın, yani annesinin yokluğunu hissettiğinde karanlık ve yalnızlık fobisini yaşar. Karanlık fobisi genellikle yaşam boyu sürer.
- Bebek, anneye bir kişi olarak neredeyse hiç aldırmaz; anne, dünyayı çocuğun ayağına getirir ve çocuğun ihtiyaçlarının görünmez elçiliğini yapar. (Srephen Mitchell)
- Hasta, analize,kendi yalnızlığını, ancak kendisinin bilebileceği yalnızlığı öteki aracılığıyla yeniden oluşturnak damacıyla gelmez mi?
- Sainleşmek/terkip etmek eşit olmayan birtakım şeyleri düzenlemektir (Ruskin)
- Yaşam tuhaf birtakım yollarla kaplıdır, bunkardan bazısı daireleri andırır. (George Groddeck)
- Olasılıklarla cşkvekeşirken hem avcıyızdır hem de av.
- Bilinçdışı, istek dolu itkilerden oluşur. (Freud)
- Endişe bizi şimdiye, geleceğe bağlayarak geçmişi, endişenin ortaya çıkmasından önceki geçmişi yok eder.
- Endişelendiğimizde ileriye doğru bakarız, fazla geriye dönük düşünmeyi istemeyiz.
- Endilelendiğimizde ileriye doğru bakarız, fazla geriye dönük düşünmeyi istemeyiz.
- Endişekenmek, geleceği, bir şeylerin bekkentisi içinde olmayıbima eder.
- Endişe ümidin ironik bir biçimidir. Rüyalar her zaman geçmişte yer alır.
- Rüyalar her zaman geçmişte yer alırlar.
- İnsanların rüyalarında hiç zorlanmadan yaptıları şeyi -yani unutmayı- endişeleri için de yapmaları gerkir.
- Endişe benliğe duyulan şüpheyi evcileştirir.
- Rüya, arzumuzla ilgili sırları geceleri kendimize açıklamanın bir yolu olduğu gibi,Benliğin ulaşılması imkansız mahremiyetini de temsil eder.
- İnsanın bir engeli tanıması o engelin tahammül edilebilir olnasıyla mümkündür.
- Engel, başka bir şeyin gerçekleşmesine izin vermenin bir yoludur, gerekli bir kör noktadır.
-İnsanın hedeflerini keşfetmesinin tek yolu, birer engel olduğunu zannettiği şeylerin farkına varması; onşarı bilinçli hale getirmesidir.
- Arzu engeli ortaya çıkarmaz; engel, arzuyu ortaya çıkarır.
- Bir erkeği elde etmek istiyorsan bir kadını elde etmeye çalış.
-Bir şeyi engel olarak gördüğümüz her bağlamda aynı zamanda arzuluyor oluruz.
- Tatmin olasılığın sonu demektir. (Rousseau)
- Beklenti, icadın anasıdır.
- Şaja, hazzımızı engellerden kurtarmabın en zekice, en etkin okan yoludur.
- Uygarlık hazkarımızı birer engeke dönüştürür; Şakalar, yitirdiğimiz şeylerle ilişjiye sokar bizi. Engel bize ek bir haz jaynağı sağlar.
- Zayıf engeller bizi fakirleştirir.
- Birşeyin ya da bir kimsenin ne olduğunu, onunla arana girenin ne olduğunu öğrenerek anlayabilirim.
- Çocuk babaya inanır -babada neye inandığı tam anlamıyla belirtilmez- ve aynı biçimde, yetişjin de büyümrkten fazlasıyla korktuğu için Tanrı'ya inanır.

12 Eylül 2021 Pazar

DÖRT ARJETİP (CARL GUSTAV JUNG)

Annenin üç öenli özelliği, bakıp büyüten, besleyen iyiliği, arzu dolu duygusallığı ve yeraltına özgü karanlığıdır.
KIZIN ANNE KOMPLEKSİ
a) Anneliğe özgü unsurların hiperrrofisi; dişiliğin aşırı gelişmiş olmasının olumsuz tezahürü, tek amacı doğurmak olan kadındır. O yanlızca bir döllenme aracıdır. Kadının kendi kişiliği, erkek ikincil önemdedir. Çocuklar bakılacak bir nesne konumundadır. Çocuklarını doğurur, onlara yapışışır. Onlarsız yaşamın önemi yoktur.
b) Erosun aşırı gelişmesi, annelik iç güdüsü kızda tamamen yok olduğunda aşırı gelişmiş eros yer alabilir. Aşırı gelişmiş eros, diğer insqnlqrın kişiliğinin anormal derecede önemsenmesine neden olur. Romantik ve sansansyonel ilişkilere, salt öyle oldukları içinbayılırlar,evli erkeklere ilgi duyarlar.
c) Anneyle özdeşleşme, kadındaki anne kompleksi, erosun aşırı gelişmesine yol açmazsa, kız anne ile özdeşleşir ve dişilik özellikleri felce uğrar. Annesi tarafından kanı emilen annesinin hayatını uzatan kız bir gölge gibi yaşar.
d) Anneye karşı direnç, "Nasıl olursam olayım, yeterki annem gibi olmayayım." Bir yandan asla özdwşleşme noktasına varmayan bir hayranlık, bir yandan da, anneyi kıskançkıkla reddetmekten ibaret olan erosun aşırı gelişimi söz konusudur. Böyle bir kız kendine ait bir yaşam kuramaz, ola ki evlenirse amacı anneden kurtulmaktır. Cinsel sorunları vardır, istemede çocuk sahibi olur, evlilik ilişkisini sabırsızlıkla ve huzursuzlukla yerine getirir.
ANNE KOMPLEKSİNİN OLUMLU YÖNLERİ
a) 

18 Ağustos 2021 Çarşamba

DÜŞÜNCE VE TARTIŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNE

Bir düşüncenin dile getirilmesinin engelkenmesine özel olan kötülük, bunu tüm insan ırkını yoksun bırakıyor olnasıdır.

Herkes kendisinin hata yapabileceğini bilse de, pek az insan buna karşın önlem almanın gerekli olduğunu düşünür.

Devletin ve bireylerin görevi,olabildiğince doğru görüşler oluşturmaktır.

İnsan hatalarını tartışma ve deneyim yoluyla düzeltebiliriz. Yalnızca deneyimle değil. Tartışma da olmak zorundadır ki deneyimin nasıl yorumlanacağı gösterilebilsin.

İnsan muhakemesinin tüm gücü ve değeri tek bir özelliğe dayanır, yanlışa düştüğünde, doğruya yöneltilebilme özelliği.

En sağlam inançların tek dayanağı, onların yanlışlığını kanıtlama konusunda tüm dünyaya yapılmış ve daima geçerli olan bir davettir.

İnsanların gerçek için gösterdiği gözükaralık, hata  için gösterdiklerinden daha fazla değildir. Genellikle yasal ve toplumsal cezaların yürürlüğe konması her ikisinin yayılmasını engellemeyi çoğu zaman başarır.

Ekmeği güvencede olan iktidar sahiplerinden, insan topluluklarından, halktan iyilik beklemeyenlerin, herhangi bir görüşü açıkça savunmakta koracakları hiçbir şey yoktur.

Bir düşünür olarak ilk görevinin, aklının gittiği yere gitmek oldypunu javrayamayan hiç kimse bir düşünür olamaz.

Bir düşünür olarak; aklının gittiği yere gitmek olduğunu kavrayamayan hiç kimse büyük bir düşünür olamaz.

İnsanların yaptığı hataların yarısının nedeni, bir şey artık kuşkulu onun hakkında düşünmeyi bırakmalarındandır.

İnsanlık geliştikçetartışılan yada kuşku duyulan öğretilerin sayısı sürekli olarak azalacaktır. İnsankığın refahı da,tartışılma noktasına ulaşmış doğruların sayısı ve ağırlığı ile ölçülebilir.

Her insanın kendi görüşünü savunurken söylediklerinin en zayıf kısmı,karşıtlarına yanıt olarak söyledikleridir.

Birbirlerine karşıt öğretilerin birinin doğru, diğerinin yanlış olmadığı, doğruyu aralarında bölüştükleri durumdur.

Hıristiyan ahlakı denen şey her yönü ile bir tepkifir. Büyük oranda paganizme tepkidir. İdeali pozitif değil negatiftir. Etkin değil edilgendir. Soyluluk değil masumluktur. İyinim enerjik bir şekilde kovalanmasından çok kötükükten kaçınmaktır.

Herhangi bir görüş susturulmuşsa, o görüş bilebildiğimiz jadarıyla doğru olabilir. Bunu inkar etmek kendinizi hata yapmaz görmek demektir.

Susturulmuş görüş yanlış bile olsa, içinde birdoğru parçası barındırabilir ve çoğu zaman barındırır da. Geri kalan doğrunun ortaya çıkarılma şansının plması ancak görüşlerin çarpışması yoluyla olur.

Genel geçer görüş yalnızca doğru değildir, sıkı ve ciddi şekilde sorgulanmadıkça akılcı temelleri anlaşılmadan, hissedilmeden bir önyargı hibi kabul edilecektir.






16 Mayıs 2021 Pazar

BENİ UNUTMA RUSYAM Vercihan Ziflioğlu

Fotoğraf Kaynağı :T24 

*Çarlık Rusya'sı ihtilalinden kaçmayı başaran beyaz Rusların yüzbinlercesi (ordu mensupları, kontlar, dükler, baron ve prensesler) farklı coğrafyalara dağıldı. Bir kısmı da gemilerle Çanakkale ve İstanbul'a geldi. Yaklaşık 200 bin kişi yiyecek ekmekleri ve barınacak yerleri yoktu. İmkanı olanlar başka ülkelere göç etti. Maddi imkanları sınırlı olanlar ana vatana yakınlığı nedeniyle İstanbul'da kaldı. * Kars o yıllarda Rus Çarlığının eyaletiydi. Bu yüzden Çarın has askerleri ve kimi asiller Kars'a yerleşmişlerdir. 
* Mülteciler arasında Tolstoy un yeğeni Kontes Tolstoy da vardı. 
* Hali vakti yerinde olanlar ilk göç dalgası 1919 Nikolay isimli vapur İstanbul'dan Marsilya'ya hareket etti. İkinci ve üçüncü dalga 1920 yaşandı. Süreç 1927 yılına kadar sürdü. 
* Rus Evi: ABD Girişimiyle Kızılhaç tarafından Sirkeci'de açık hava kantini kuruldu. Çeşitli yerlerde yemek dağıtan dokuz birim oluşturuldu. Rus başkonsolosu eşi girişimiyle gündelik olarak göçmenlere yardım sağlayacak 25 odalı Rus evi 1930 a kadar hizmet vermeye başladı. Harbiye'de Beşiktaş dolmuşlarının kalktığı yerde Beyaz Ruslara ait kilise ve 10 yataklı hastane vardı. Hastane kapasitesi daha sonra 200 kişiye çıkarıldı. 
* Çiçek pasajı, ismini çiçek satan Beyaz Rus kızlarından alıyor. 
* Beyaz Rus kadınları göz kamaştırıcı BİR yaşamdan geliyordu. Yalan stillerini ve zevklerini İstanbul'a taşıdılar. Kimi terzilik yaptı, kimi kabare yıldızı oldu kimi çiçek sattı. 
* Tarlabaşı İstanbul'u en görkemli ve kozmopolit semtlerinden biri oldu. Simirnoff votkasının üretim tesislerinden biri de Tarlabaşında açıldı. 
* İstanbul un ilk kurulan mesleki birimlerinden biri 'Rus şoförler Kulübü' oldu. Az sayıda araçla farklı semtlere yolcu taşımaya başlandı. 
* Florya gibi sayfiye alanlarında plajlar açıldı. Beyaz Ruslar İstanbul a plaj kültürünü kendilerinin getirdiğini söylüyor. 
* 20 yy başlarında Rus çingene topluluğu Paryakovlar ün salmışlardı. İstanbula kaçan Nastya Polyakova Beyaz Rusların işlettiği restoranlarda sahne aldı. Sonrasında Vebedik, Viyana ve Paris üzerinden ABD ye iltica etti. 
* Piyanist Pavel Luniç 1920-1926 yüzü aşkın konser verdi. Çok sayıda piyanist, besteci geçti. 
* Piyanist Valentin Yulinovna Taskina
istanbul'dan ayrılmadı. 
* Rus ressamlar birliğini kurdular. Sanat galerisi açıldı. 
* İstanbul haç yolu üzerindeydi. Rusya'dan gelen rahipler kutsal kabul ettikleri Halkidi adasında bulunan Aynaroz manastırına oradan da Küdüs'e geçiyorlardı. Birbiri ardına Aya Nikola, Aya Oanteleymon, Aya Andrea ve Aya Elia inşa edildi. 1928 de Kırım olayları gerekçe gösterilerek kilise ve hastaneye el koyuldu. Osmanbey'deki kilise hastane yıkıldı. Diğerleri Fener Rum patrikhanesine devredildi. 
* Beyaz Ruslar kent kültürüne pek çok şey kattı. Plajlar, restoranlar, pastaneler, müzik grupları, balalayka orkestrası seksenlere kadar yaşadı. Ünlü restoran Rejans, boğazda Süreyya bunlardan
* Kars gravyeri: Irma Kayzer ananesi beyaz Rus olsa da köklerine Almanlık ve Ermenilik vardı. İrma Kayzer Kars Gravyerinin mucidi. 

Takvor Teodorosyan

15 Mayıs 2021 Cumartesi

EL GRECO'YA MEKTUPLAR Nikos Kazancakis

*Diriliş varan tek yol çarmıha gerilmektir.
*Başarısızlığa uğradığı yere dön, başarı sağladığın yerden kaç.
*Ateş ile toprağı nasıl uzlaştırabilirim?
Koyu karanlığı içimden söküp atmak, gücüm elverdiğince aydınlığa dönüştürmek. 
*Araplar, mağrur ve inatçı, az konuşur, az yer, uzlaşma bilmez. Kızgınlık ve sevgiyi içlerinde yıllarca tutarlar, susarlar. Şeytan birden sırtlarına atıldı mı zincirlerinden boşanıverirler. Onlar için en yüksek iyilik hırstır. 
*Çocukluk çağında yada düşteki şeyler çok basit oldukları için, en karmaşık İç zenginlik bile bütün fazlalıklardan arındır, sadece özü kalır. 
* Gerçeği değiştiremeyiz,öyleyse gerçeğe bakan gözü değiştirelim. 
* Küçük erdemler, küçük kötülüklerden daha tehlikelidir. 
* Her ırk ve her devir, Tanrıya kendi maskesini takar, ama tüm devirlerde, tüm askerlerin ardında her zaman aynı Tanrı vardır. 
* Tanrının huzuruna nasıl çıkmaya hazırlanıyorlar? 
Derviş: Dans ederek. Dans egoyu öldürür ve ego ölünce, Tanrı ile insanın birleşmesine engel kalmaz. 
* Eskiden her akşam harem bahçesinde yeni yıkanmış, kokular sürünmüş, göğüsleri açık kadınların sıralandığı sultanın içlerinden birtanesini seçtiğini duymuştum. Sultan elindeki mendili her kadının koltuk altına sokar, kokusu hoşuna giden kadını seçermiş. 
* Doğunun bulanık durulmamış çığlığı, Yunanistan'ı ışığından süzülerek arındır, insanlaşır. Söz olur. Yunanistan, büyük mücadeleyle insanı hayvana, Doğunun köleğinini özgürlüğe ve barbarca sarhoşluğu sakin mantığa dönüştüren süzgeçtir. 
* Güzel, atletik beden, sakin tavır, disipline edilen hırs, özgür insanın nitelikleridir. 
* Realizm başladığı anda, uygarlık gerilemeye başlar. 
* Eskiden yetenek, dehanın yerini almıştı, şimdi de estetik, yeteneğin yerini alıyor. Sanat: Çocuklar, koket kadınlar, gerçekçi sahneler, kaba yada entelektüel insanlarla doluyor. 
* Sanat, bedeni değil, bedeni yaratan güçleri göstermektedir. 
* Gerçek sanatçı, akıpgiden günlük gerçeğin altında hareketsiz, ededi simgeleri görür. 
* Batı, mantık ve ampirik araştırmanın yöresine uyarak dünyayı fethe kalkılır. Doğu ise korkuç bilinçaltı kuvvetlerince itilerek dünyayı fethetmek üzere ileriye atılır. Yunanistan bunların tam ortası da dünyanın coğrafi ve ruhani kavşağı olarak, birleşe kuvveti oluşturmak, bu iki dev atılımı bağdaştırmakla görevlidir. 
* Güzellik merhametsizdir, sen ona bakmasan da o sana bakar ve bağışlamaz. 
* Hayatıma bir amaç vermezsem, eyleme nasıl geçebilirim? 
* Ruhun adı EGO değildi, biz, HEPİMİZ'dir.
* insanın sınırlarını aşmayı istemesi büyük yiğitliktir ama bu sınırları korkusuzca tanımak ve umutsuzluğa kapılmamak da büyük bir yiğitliktir. 
* - Ölüm seni uyandırmadan uyan. 
   - Gencim. 
Ölüm gençleri sever: Cehennem gençleri sever. Hayat yanan bir mumdur, kolay söner. 
* Şeytan kadınınkarnında uyumaz, çalışır. 
* Karanlık şeytanın maskesidir. 
* Aklımı yargıç olarak ortayakoymak istemem, ona güvenimyok!Yüreğime de güvenemiyorum. Biti her şeyi mahkumeder, öteki her şeyi bağışlar. 
* Biz üzerine köpru kurmadığımız şeye uçurum deriz. Boşluk yoktur, uç yoktur: yalnız insanın ruhu vardır ve cesaret yada cesaretsizliğe, göğe, her şeye ad veren odur. 
* kendi ritmini almasını becerebilen kahramandır. 
* Huzur yoktur, sadece mücadele vardır. 
* Tanrıya ulaşmanın yolu:İsanın kanlı izlerini takip ederek mücadele etmek, içindeki insanın niteliğini değiştirmek, onu ruh yapmak, Tanrıyla birleşmek. 
* Kim içgüdülerini söküp atmaya kalkışursa gücünü deyokeder. 
* Sanat hayatı bir oyun gibigöstererek, onu en korkunç yönlerini güzel tasvirlere dönüştürmekte ve böylece yüceltip bizi avutmaktadır. 
* Tanrı insanın atası değil torunudur. 
* Cenneti uman yada cehennemden korkan kişi özgür olamaz. 
* İnsanın ölümü düşünen hayvan olduğunu söylerler. Ben Hayır diyorum. İnsan ölümsüzlüğü düşünen hayvandır. 
* Kurtarıcı: Açlar, haksızlığa uğrayanlar, köleler: açıklarına, haksızlıkların ve köleliklerine dayanabilmek için kurtarıcı yarattılar. 
* Aşk, İsa danmnce kırmızı bir elmaydı:İsa geldi ve elmanın içine bir kurt girdi: onu boyuna kemiriyor. 
* Ödülvaad eden din, bana mertçe olmayan bir teselliymiş gibi gelir. Yaşlılar, zayıflar ve şapşal koyunlar için iyidir. 
* Doğa tekrar gençleşirken insan yeniden gençliğe kavuşamayacağından küsebilir ve "ölümü beklemedikleri, ihtiyarlıkları olmadığı" için dağları kıskanır. 
* Herkesin kendi yolunu bulması gerek
* Kusursuz aşkbirbirine"Ben, kendim" diye hitap edebilen iki insanın arasındaki aşktır. SARİ-ÜL-SAKADİ
* Gerçek bizim istediğimiz içimi almazsa suç bizdedir. 
* Sanat insanı şarapla aşktan daha fazla, düşünceden dahasinsice büyüleyip yatıştırabilir. 
* İlk Hristiyanların, Meryem in resmini güzel yapmam istememekte hakları vardı. Çünkü güzelliği ile baştan çıkarıcı olur ve insan onun, Tanrı nın anası olduğunu unutur. 
* Rus, Avrupalı mantığına göre uyumaz olan iç gerçeklikleri bağdaştırır. Avrupalı için mantık herşey in ötesindedir.
* Din, kitlelerin afyondur. 
* Savaşçı, insanla değil, insanı yakan ateşle ilgilenir. 
* İnsan acele eder, Tanrının acelesi yoktur. 
* Tanrının bütün yaratıkları içinde yalnız insan günah işler. 
* İnsan, değer kazanacağı zaferle değil, zafer uğruna gösterdiği mücadeleyle ölçülür. 
* Yaratıcının rolü büyüktür: çünkü geleceği etkileyecek ve karar verebilir esini sağlayacak yolu o açar. 



11 Nisan 2021 Pazar

YÜRÜMENİN FELSEFESİ-FREDERIC

YÜRÜMENİN FELSEFESİ - FREDERIC GROS

Sporla savaş arasında, savaşta onura, sporda utanca dönüşen bir benzerlik bulunur; rakibe duyulan saygı, düşmana duyulan nefret. 

Para ruhları boşaltma, tıp ise yapay bedenler inşa etmek için istila eder sporu.

Zaman ve mekandan sıyrılmanızı sağlayan her şey sizi hızdan uzaklaştırır.

Yürürken biri olmama özgürlüğünü yakalarız, çünkü yürüyen bedenin tarihi yoktur,o sadece hareket halindeki kadim yaşamdır.

Emir vermeyi bilmek için itaat etmeyi bilmek gerekir.

Acele etmek birden fazla şeyi tek seferde ve çabucak yapmaktır; önce bu, sonra şu, ardından öteki.Acele ettiğinizde zaman türlü türlü şeyin hiçbir düzen olmadan tıkıştırıldığı bir çekmece gibi çatlayacak kadar dolar.

Yavaşlık saniyelerin, bozuk bir musluktan pıt pıt düşen su damları gibi teker teker, damla damla aktığı o noktada zamanla hemhal olmaktır. Zamanın esnemesi mekanı derinleştirir. Yürümenib sırlarından biridir bu.

Çıkılacak bütün yollar; güneşe, daha fazla ışığa çıkan bütün yollar güzeldir.

Görmek, egemen olmak, bakmak sahip olmak demektir. Hem de mülkiyetin külfetleri olmadan; dünyanın manzarasından adeta çalarak faydalanırız. gördüğüm, görebildiğim her şey bana aittir. Ne kadar uzağı görebiliyorsam, o kadar çoğuna sahibim.

Yürümek kuyruk acılarını, ahmakça tatminleri, kolayca alınmış hayali intikamları açığa çıkaran kendi kendine konuşmaları bitirir.

Benim için faydalı olan şey tavırlara, davranışlara, yaşamımın başkasına kati surette devredemeyeceğim anlarına bağlıdır.

Zengin, kendininkinden daha dolu olup olmadığını görmek için komşusunun tabağına göz dikerek tıkınır.

Yazmak sessiz, canlı bir deneyim tanıklığı olmalıdır, başka bir kitabın yorumu,başka bir metnin açıklaması değil.

Kitapların amacı yaşamayı öğretmek değil, içimizde yaşama, başka türlü yaşama isteği uyandırmaktır.

İnanmak, düşlemek ve umut etmek tüm edinilmiş bilgileri, alınmış dersleri ve geçmişi hiçe sayar.

Tarihi anlamak, sanat ve edebiyat eserlerini incelemek, soyumuzun köklerine inmek için Doğu'ya yöneliriz. Batı'ya ise geleceğe gider gibi, serüven ve atılım ruhuyla yöneliriz. (Henry David Thoreau)

Doğada toprak altında uyuyan bir ateş var;o hiçbir zaman sönmez ve hiçbir soğuk da onu alt etmeyi beceremez. Toprak altındaki bu ateşin her insanın göğsünde bir sunağı vardır. (Henry David Thoreau)

Toprağa uzanmak huzur getirir, kabile toplantılarında üstüne oturmak daha bilge kılar, kendini onun çekimine teslim ederek yürümek kuvvet ve dayanıklılık kazandırır.

Tabiatta dönüşüm toprakta gerçekleşir. Bu yüzdem Amerika yerlileri, ellerini gökyüzüne uzatıp yıldızlardaki tanrılardan yardın dilemek yerine, toprakta yalın ayak yürümeyi tercih ederdi.

Hac yolculuğu inancın belirtisi, tutulan oruçlar ve kesintisiz duaların eşlik ettiği yürüyüşün tevasusunda kendini gösteren devamlı bir çile çekme haliydi.

Görmek hissetmenin sadece başlangıcıdır.

Doğanın hakikati karşı konulamazdır ve enerjisi onu oluşturan elementlerden gelir.

Maddi olan şey aldatıcıdır, değişken ve görecelidir, beden bir kılıftır, hakikatse ruhta, fikirde ve zihinde gizlidir.

Doğadan; güneşten, rüzgardan, topraktan ve gökyüzünden daha hakiki birşey yoktur; onların hakikati de sonsuz enerjilerinde saklıdır.

Çiğ olan doğal halde olandır. Çiğ demek, vahşi, ket vurulamayan, uygarlaşmamışkiniklerin kaba, kepaze, arsız, acımasız doğası demektir.

Özel olan, eşlerin birbirlerine karşı şehvetinin mahremiyeti, gizli arzular, duvarların müdafaası, mülkiyettir.

Haz bir karşılaşma meselesidir. Bir bedenle, bir doğa gücü ile, bir madde ile karşılaşınca ortaya çıkması muhtemel bir histir. Haz, sadece hoşa giden, tatlı, eşsiz,olumlu anlamda ani, vahşi duygularla ilgilidir. Haz tekrarlandıkça yoğunluğu azalır. Beklenti hazzı öldürür.

Neşe bir faaliyettir; zor olan ve zaman alan şeyi kolaylıkla icra etmek, zinin ve bedenin melekelerini olumlamaktır. Hazın aksine neşe tekrarlarla artar ve zenginleşir.

Mutlulukn kendini bie manzaranın, bie anın, bir ortamın alıcısı olarak bulunmayı ve anın lütfunu almayı, kabul etmeyi, yakalamayı gerektirir. Mutluluk tekrarlanamaz olduğu için hayli kırılgandır; mutluluk anları nadirdir. Onları yakalamak gerekir.

Can sıkıntısı, boş zihinle karşılaşılan bedenin hareketsizliğidir.

İnsan kendi mahallesini duraksayarak, düzensiz bir tempoda, amaçsızca ama başını kaldırarak ve yavaşça dolaşma  zevkini bir kere olsun tatmalıdır.

Gandi'ye göre gerçek zıtlık Batı ile Doğu arasında değil, güçlerin bir araya toplandığı, hız ve makina uygarlığıyla gelenek, dua ve el işçiliği uygarlığı arasındadır.




28 Şubat 2021 Pazar

GÖMÜLÜ ŞAMDAN STEFAN ZWEIG


 GÖMÜLÜ ŞAMDAN STEFAN ZWEIG 

Dua etmek mucizevi bir şeydi. Büyük vaatlerle kokuyu uyuşturuyor, şarkı söylercesine bir vaazla ruhun dehşetini uyutuyordu; yürekteki ağırlığı hafif hafif mırıldanan kanatlarıyla tanrı katına çıkıyordu. Bu yüzden zor durumda dua etmek iyiydi, beraber dua etmek daha da iyiydi, çünkü beraber taşındığında ağır her şey hafifleşirdi, birlikte yapıldığında bütün hayırlar tanrının gözünde daha iyiydi.

Çocuklar korkunca bağırır, erkekler düşünür.

Beden dinlenirken akıl daha iyi çalışır.

Her zaman zenginlikten kötülük doğar, pahalı her şey soyguncuları kendine çeker.

Sor evladım istediğin gibi, korkmadan sor. İnsanlar için bilmemek, sormaktan daha kötüdür. Kim çok soru sorarsa çok şey anlar. Kim daha çok şeyi anlarsa o kişi adil olur.

Duyularla yalnızca görünen şeyler kolayca algılanır, yalnızca maddi olan ele gelir, toprak, ahşap, taş ve tunç gibi elle tutulur.  Bu yüzden diğer halklar kendilerine görünür şeylerden, ahşaptan, taştan ve işlenmiş tunçtan tanrılar yapmışlardır. Ama biz (Musevi), sadece görünmeyene bağlıyız, bilincimizin üstünde bir bilinç arıyoruz. Bütün çilemiz ele gelene tutunmayıp hep arayışta olma ve görünmeyene sonsuza dek bağlı kalma arzumuzdan doğuyor.

Görünmeyene bağlanan, elle tutulana sağlanandan daha güçlüdür, çünkü elle tutulan geçicidir, diğeriyse kalıcı. 

Yedi rakamı, rakamlar içinde özel ve önemlidir, çünkü tanrı dünyayı ve insanı yedi günde yaratmıştır.

İnsan sahip olmanın elinde tutmak olmadığını, haiz olmanın muhafaza etmek olmadığını hep unutur; toprağı ayağının altında hissetti mi oraya evini diker, ağaçların kökleriyle birlikte vatan toprağına bağlanmak ister.

Bu dünyada adaletin haklı olanın değil, güçlü olanın yanında olduğunu daha sonra anlayacaksın. Kaba kuvvet her zaman kendi isteğini zorla yaptırır, dindarlığın dünyevi bir gücü yoktur.