HAŞLANMIŞ HARİKALAR DİYARI VE DÜNYANIN SON (HARUKİ MURAKAMİ)

Derin nehirler sessiz akar.
Dünyanın varlığını gerçekten de çok çeşitli, hatta daha açık konuşmak gerekirse sınırsız olanakları barındırdığını düşünürüm. olasılıkların seçimi, bir nebze de olsa dünyada yaşayan bireylere kalmıştır. Dünya yoğunlaştırılmış olasılıklara bağlı olarak ortaya çıkarılmış bir yuvarlak masadır.
Karanlık karası temkinlidir, şifre çözücüler aceleci.
Uyumlu ekip çalışmasının bir önemi yok gerçi. Önemli olan cesaret. Cesaret olmadıktan sonra, birici sınıf bir hesap uzmanı olunamaz. Eh o ölçüde de, ücretin yüksek oluyor elbette.
Düzensiz dağılım eğiliminin evrenselleşmesi ancak
hareketlerin tekarürüyle mümkün olur.
Bilim hem kötü hem de iyi niyetle kullanıla kullanıla
günümüz medeniyetini tehdit eder hale geldi.
Evrimin özünde acı ve yalnızlık vardır. Keyifli bir evrim
söz konusu olmaz.
Evrimin en şiddetli unsuru tercih yapamamaktır. hiç kimse evrimi konusunda tercih yapamaz. Bu sel gibi, toprak kayması gibi, deprem gibi bir şeydir. Gelene kadar anlayamazsın, geldikten sonra da karşı koymana imkan yoktur.
Annem her zaman söylerdi. "Yorgunluk insanın vücuduna hükmedebilir., ama yüreğim bana
kalsın isterim." derdi.
Seks dediğin, benim için iyi hazırlanmış bir tatlıdan öteye geçmez. Varsa iyi olur elbette, ama olmaması da sorun değil. Onun dışındaki şeylerle bir ölçüde tatmin olabiliyorsam elbette.
İnsan gölgesiz yaşayamadığı gibi, gölge de insanı olmadan
var olamaz.
Bütün demek her şeyin olması demektir.
Sır dediğimiz şey, o sırrı bilen insan sayısı az olduğu için
sırdır.
İşini kendini vererek yapamayan insanlar, gereksiz şeyleri
akıllarına takarlar.
Bilinçaltı kadar net başka bir şey bu dünyada yoktur. titiz araştırmalar sonucu insan bilincinin genel yapısının 28 den sonra değişmez.
Bizim genel olarak bilincin devinimi olarak adlandırdığımız , beynin tamamının hareketleri açısından bakıldığında üzerinde durmaya gerek bile olmayan yüzeysel farkındalıktan başka bir şey değildir. O yüzden, bu "dünyanın sonu" olarak adlandırdığımız, senin bilincinin çekirdeği olarak işlev görecektir. Örnek vermek gerekirse; iğne ucuyla karpuz yarmaya çalışmak gibidir. kabuğa iz bırakabilirler, ama meyve kısmına ebediyen ulaşamazlar.Bu yüzden kabuk ve meyveyi net olarak birbirinden ayırmamız gerekiyor.
Hayal dediğin kuş
gibi özgür, deniz gibi geniştir.
Yeni ve daha üstün sistemi ele geçiren tarafı kazanır.
Olasılığın yüzde bir bile fazla olduğu tarafı seçmek
gerekir.
Sıfırdan hiçbir şey doğmaz.
İnsan eksikliklerini kendiliğinden gideremez. Eğilimleri
yaklaşık olarak yirmi beş yaşına kadar katılaşır ve daha sonra ne kadar
çabalarsa çabalasın karakterini değiştirmeyi başaramaz.
Şefkat ve yürek tamamen farklı şeylerdir. Şefkat bağımsız,
yüzeysel bir işlevdir. Yürek derin, daha güçlü bir şeydir. Üstelik her şeyle de
çelişir.
İnsanların yüreğini kaybetmesi, gölgeleri öldükten sonra
oluyor herhalde.
Yüreğin silinip gittiğinde yitirmişlik hissi de kalmaz,
çaresizlik de. Gideceği yeri olmayan aşk da kaybolur gider. Geriye yaşam kalır. Sessiz ve durgun bir yaşam.
Bir anlam veremediğim şeyleri, birilerine yıkınca kendimi daha rahat hissediyorum.
Yorgunluk nasıl bir şey? Duyguların birçok kısmı
bulanıklaşıyor. Kendine acıma, başkalarına karşı öfke, acıma, kendine yönelik
öfke. Sonunda her şey anlaşılmaz hale gelir.
İyi ve kötü dediğin insanın temel niteliği düzeyinde var
olan kavramlardır ve mülkiyetin ait olduğu yönün ne olduğundan farklı bir
sorundur.
İnsan ilerlemek söz konusu olunca gayret etmeyi
sürdürebilir.
İnsanı insan yapan
sıcaklığıdır. Fakat yürekle, vücudun ısısı arasında hiçbir ilişki yoktur.
Yaşam döngüsü hep
aynıdır. Kurmak için uzun zaman harcanan şeylerin yıkılması için bir saniye
bile yeterli olur.
İnsan yaşlandıkça,
geri dönüşü olmayan şeylerin sayısı da artıyor.
Birinci sınıf olabilmek için, okul eğitimi kesinlikle
yetersizdir. Her insanın bir konuda birinci sınıf olabilme yeteneği vardır.
Sorun yalnızca bunun yeterince açığa çıkarılamamasıdır. Açığa çıkarmayı
bilmeyen insanlar birbirinin üzerine yüklenip, o yetenekleri iyice ezdiği için,
çoğu insan birinci sınıf olamıyor. Sonra karşılıklı olarak ufalanıp yok
oluyorlar.
Birinci sınıf insanlar, normalde birinci sınıf insan olabileceklerine
dair güçlü bir kendine güven sayesinde oralara gelirler.
manyak dediğin bir yön ya da eğilimi körü körüne saplantı haline getirenlere denir.
Gerçek dahi dediğin, kendi dünyasıyla yetinmeyi bilir. Fakat
kendisi yetinse bile, çevresindeki insanlar o duvarları yıkıp, bir şekilde o
dehadan yararlanmaya çalışır. O yüzden kazalar ortaya çıkar.
Her şeyin yolunda gideceğine inanırsan, dünyada korkacağın hiçbir
şey kalmaz.
İnsan bir şeyleri başarmak isterse aşağıdaki temel soruları sormalıdır.
·
Ben bu ana kadar, ne kadar işi tamamlayabildim?
·
Şu an hangi konumdayım?
·
Bundan sonra ne yapmalıyım?
Bu üç nokta elinden alınırsa, geriye korku, kendine güvensizlik ve
bezginlik hissinden başka bir şey kalmaz.
Bu dünyada hiç kimse tek başına kalmaz. Herkes bir yerlerde Cılızca da
olsa birbirine bağlıdır.
Aşk olmasa, dünyanın hiçbir anlamı yok. Aşk olmasa, her şey pencerenin
dışından geçip giden rüzgardan farksız hale gelir. Dokunamaz, kokusunu hissedemezsin.
Ne kadar çok kızla parayla yatsan, ne kadar çok yoldan topladığın kızla yatsan
bunlar gerçek değil. Hiçbiri sana gerçekten sarılmaz.
Ses algılamamız, bizi duyduğumuz sese göre belirli bir konuma
yerleştirir. Fakat sessizlik sıfır demektir, hiçlik demektir.
İnsanoğlu uç sınırlara geldiğinde, açık ve kesin olan
gerçeklik karşısında kendini korumak için tamamen hayalden ibaret olan bir
manzarayı kafasının içinde resmetmeye çalışır.
İnsan aldığı
derslerle temkinli olmayı öğreniyor. Temkinli olunca yara almamaya başlıyor. En
iyi sap bile vücudunda bir yara taşır.
Belleğini yitirmiş bile olsan, yüreğin gitmesi gereken yöne doğru ilerler. Yüreğin kendisinin de hareket prensipleri vardır. İşte bu insanın kendiliğidir. kendi gücüne inan. Bunu yapamayacak olursan dış güçler seni alır, aklına sığmayacak yerlere götürüverir.
Bilim adamı dediğin,
gözünün önüne bir bilgi damarı çıkınca, onun dışındaki hiçbir şeyi göremez hale
geliverir. Böyle olduğu için bilim kesintisiz ilerler.
Kimlik nedir? Her bir insanın geçmiş deneyimleri ve
belleğinin birikimi ile ortaya çıkan fikir üretme sisteminin özgürlüğü
demektir. Basite indirgersek yürek de diyebiliriz. İnsanlar arasında tamamen
aynı iki yürek olmaz. Fakat insanlar kendi düşünce sistemlerinin büyük bir
bölümünü kavrayamazlar.
İnsan yaşadığı sürece deneyimleri sürer, o deneyimler de her
dakika, her saniye bünye içerisinde biriktirilir. Bunun kesilmesi demek,
insanın ölmesi anlamına gelir.
Düşüncenin içinde insan ölümsüzdür. Ölümsüz olmasa bile,
ölümsüzlüğe çok yakındır. Sonsuz yaşam demek daha doğru olur.
İnsanoğlu zamanı
uzatarak değil, zamanı parçalayarak ölümsüzlüğe ulaşabilir.
Kimsenin anlama ihtiyacı yok, hiç kimse bir yere ulaşmayı da düşünmüyor. Bi burada hepimiz kendimize ait çukurlarımızı kazıyoruz. anlamsız hareketler, hiçbir yere ulaşmayan yürüyüşler. Zafer yok, yenilgi de yok.
savaş, nefret ve ihtirasın olmaması demek, bunların zıttının da olmaması demektir. Bunların zıttı sevinç, mutluluk ve aşktır.
Umutsuzluk olmadan, mutluluk hiç bir yerde var olamaz.
Yüreğini yitirmiş insanlar hareket eden hayallerden
farksızdırlar.
Dünyanın sonu ölüm değil, yeni bir dönüşüm demek ve orada
ben kendim olabilecek, eskiden yitirdiğim ve halihazırda yitirmekte olduğum
şeyleri yeniden ortaya çıkarabileceğim.
Yaşam benim kendimden başka bir şey değil. Benim kendim
olmaktan başka çarem yok. Ben kendimden başka bir şey olamam. Bir zamanlar, çok
daha gençken, ben kendimden başka bir şey olabileceğimi düşünürdüm.
Her ne olursa olsun, bir şeye inanmak demek, bir yüreğinin
olduğunu gösterir.
Seks sonrasında insanlar genelde iç muhasebeye girişirler
çünkü, küçük ayrıntılar dikkat çekmeye başlar
Avrupa’da Salyangozların mitolojik anlamı; Salyangozun
kabukları karanlık dünyayı sembolize eder. Kabuklarından çıkması da güneş
ışınlarının ortaya çıkışını.
Kusursuz demek, olabilecek tüm ihtimallerin mutlaka var
olması demek.
Evlilik; İki kişi
aynı yatakta yatar, ama gözlerini kapattığında yalnızdırlar.
İnsanları genel olarak sınıflara ayırmak mümkün değildir, ama kişilerin
sahip olduğu vizyon açısından iki sınıfa ayırabiliriz.
·
Kusursuz bir vizyon
·
Sınırlı bir vizyon
Tema net olduğunda esneklik kaybolur.