MAXIMILIAN PONDER’IN MUTEBER BEYNI
(J.W. Ironmonger)
İki insan aynı oyunu göremez, aynı gün batımını izleyemez,
aynı şarkıyı dinleyemez. Sadece gözler, kulaklar, persfektif değil farklı olan.
Beyin filtrelerimiz, yani geçmiş bilgilerimiz de farklı.
ÖLÜM DÜŞÜNÜP DE DENEYİMLEYEMEYECEĞİMİZ
TEK ŞEY.
Ölü
olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç bilmeyeceğiz. Çünkü eğer deneyimliyorsan
hala hayattasın demektir.
Ölümden
sonra hayat varsa, ölümü deneyimlemiş olmayız, değişik bir yaşam formunu
deneyimliyor oluruz.
Ölünce seni hatırlayacak arkadaşların ve sevgililerin
olabilir, ama çok geçmeden onlar da ölüp yanına gelecekler. Onları hatırlayan
başka insanlar olabilir ama o başka insanlar seni hatırlayamaz. Eğer
hatırlanmak istiyorsan dışarı daha çok çıkman gerek. İnsanlarla tanış da
hatırlayacak bir şeyleri olsun senin hakkında.
Ne de olsa yok oluyoruz. Bir bulutun üstüne oturup tarihin
neler göstereceğini izlemiyoruz ki. İkili durumdan bir tanesinde olabiliyoruz
ancak; Ya ölüyoruz ya diri. Biri ötekini hariç tutuyor.
Ölü de diri de olmayabiliriz bir noktada belki de. Belki de
hayatımıza bir tür ortak bilinç gibi devam ederiz. Nasıl desem, kolektifin
bütün anılarının toplandığı tek bir zihin gibi.
Doğuştancılara göre insan zihnindeki bilgiler doğumdan önce
programlanmıştır. Eğer İngilizsen, zihin İngilizceye programlanmış olarak
doğuyordun ve eğitimin bir tür açığa çıkma süreci oluyordu, zaten orada olan
şeyleri gün ışığına çıkarıyordu yalnızca.
Johnny Locke ve ampirist saz arkadaşları “Zihnin boş bir
levha” olduğunu söylüyorlar. Hepimiz bomboş doğuyor ve deneyimlerimiz ve
anılarımızla şekilleniyoruz. Seni sen yapanın zihninin içeriği olduğunu anladı
o.
Aralık/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder