28 Kasım 2015 Cumartesi

A’MAK-I HAYAL(Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi)

A’MAK-I HAYAL

(Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi)


Kalbimle inkar ettiğimi aklımla, aklımla inkar ettiğimi kalbimle kabul ediyorum.

Şüphe ejderhası, doğru olan her fikrin düşmanıydı.

İnsan dünya malına sahip oldukça birtakım gizli güçlere de sahip olmak ister.

Hiçlik (adem), varlığın (vücud) zıttıdır.
1-Kendinden olan, var olmak için başkasına muhtaç olmayan ebedi ve ezeli mutlak varlık; Tanrının varlığı
2-Varlığı kendinden olmayıp Yaratıcıya muhtaç olan, başlangıcı ve sonu olan varlık

Hiçlik iki çeşittir
1-Mutlak hiçlik. Tasavvufa göre böyle bir hiçlik olamaz.
2-İzafi Hiçlik. Yaratılmış varlıkların varlıklarını kaybetmesi anlamına gelir.

Üzüntü sevinçten daha bulaşıcıdır.

“hiç” ve “hep” aynıdır, tek şeydir.

Yalnız ben “var”ım. Çünkü “hiç” im ve “yok”um. Varlığım mutlaktır. Yokluk, bağımlı olan için vardır. Mutlak “varlık”tır, “var”dır. (mutlak: Hiçbir şeye bağlı olmaksızın varolan, bağımsız ve koşulsuz olan anlamında felsefi terim.)

Çilenin süresinin 40 gün olmasının sebebi; Hz. Musa’nın Tur Dağında kendisine Tevrat verilmeden önce geçirdiği süredir.

Hikmet, insanın bilgide ve ahlakta ulaştığı kemali ifade eder.

Fil, iri bedeniyle Emmare’ye (Kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefise verilen isim. ) tabi olmuş olan insan nefsini temsil eder.

Aşk’ın bineceği ejderha da insan nefsini temsil eder.
Aşk Allaha yönelişi, ona kul olmayı, onu bilmeye çalışmayı ifade eder.

Nur, iyiliktir. Fakat onun tezahür etmesi, anlaşılması için karanlığın, kötülüğün  de var olması gereklidir.

12 yaşına baştın. Artık kendini ve kainatı öğrenme zamanın geldi.

Karşılığında yüksek ücret ödenmeyen bir şeyin değeri anlaşılmaz.

Zamanın ve mekanın mahiyeti itibariyle izafi (varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan,
kesin olmayan) olduğu ifade edilir. Bir olan varlıktan aklın alamayacağı kadar çok alem; yine aklın alamayacağı kadar büyük bir zamanda zuhur etmiştir.

Hayvan kelime anlamı canlı demektir. Milyonlarca sene geçer hayvanlar değişir, çeşitlenir. Milyonlarca yıl devam eden değişim sonunda farklı türde canlıların meydana gelmesi ise evrim teorisiyle ilgilidir.

Sadece Akl-i maaşa (maddi aklı) bağlı kalan insanlar, hakikati görme noktasında kördür. Manayı anlamayı mümkün olan akıl, başka bir tabirle kalp gözü, insanın hakikatı görmesini, anlamasını sağlar.

Alem bir mülk, yani bir ülke olarak tasavvur edildiğinde, tabii olarak bu mülkün padişahı Tanrı’dır. Aynı şekilde insan varlığı bir mülk olarak tasavvur edildiği vakit, bu mülkün padişahı, insanda Tanrının emaneti olarak bulunan ruh olur.

Yaratılanın kendisine mahsus bir varlığı yoktur, ondaki varlık Allah’tandır.

Tavafın, şeytan taşlamanın sayısı 7 dir.

İnsanlar mantığı, kendi söyledikleri doğru görünsün diye icat etmişlerdir.

Varlığın dış yüzü de iç yüzü sayesinde ayırt edilebilmektedir.

İkilik birlik içindir. Bak, iki göz bir görüyor. Birlik ise dirlik içindir. Ruh ve bedeni bir olarak gör.

Saadet maziyi unutmak, içinde bulunulan anı iyi değerlendirmek, geleceği düşünmemekle mümkündür.

Öteden beri muteber olan gerçekleri yıkmadığın müddetçe, yaptıklarına sunturlu delilik demekten başka çıkar yol görmüyorum.

Bizler gerçekliği olmayan, yalnızca hayalden ibaret olan bu zincirle, hiçbir meziyet ve hiçbir mahiyeti olmayan bu varlık alemine bin bir çeşit güzel renk veriyor ve kendimizi bir güzel aldatıyoruz. Böylece hayata bir mana yüklüyoruz.

Madde alemi benim emrime mahkum, mana alemi irademin esiri.

İnsan her şeyin en basit olanını görür.

Delileri incelemek, belki de akıllı olduklarını iddia eden kimselerin yapığı en akıllıca iştir.

Hayatın zevki ölüm sayesindedir. Eğer ölüm olmasaydı, hayatın hiçbir kıymeti olmazdı.

Zaman ve mekanla bağımsız, yalnızca, mevcut olduğumuzu bilmekten ibaretti.

Ömrümü ölçebilecek hiçbir ölçütüm yoktu. Çok geniş kapsamlı mükemmel bir hatıratım vardı, sayısız şeyler biliyordum.

“görme kabiliyetini yok edersen, “nasut” (Maddi alem) namına verdiğimiz şu alemden elimizde ne kalır. Eğer var olmak, “vasıflanmak ve bilmek” manasını alırsa geriye kalan bir “varlık hayali” dir.

Hareket, görülebilirlik ve zerre” hep aynı şeydir.

Sahit olmasa, görebildiğimiz dediğimiz şeyler, bir hayalden, bir kuruntudan, daha doğrusu hiçlikten ibaret olurdu.

Sefaletin nedeni insanların pratikte yaptıkları işlerde eşit bir yeteneğe sahip olmamalarından kaynaklanmaktadır.

İlmin kendisinin tek başına bir değerinin olmadığını, iş bilenlerin işlerini kolaylaştırdığı müddetçe önemli olduğunu unutmamak lazım.

İnsanın kavrama ve bilme kabiliyeti sınırlıdır.

İnkar, ikrarın gölgesidir. Bu iki yönün hakikatı birdir.

Zaman, inkar tarafında olan bir şeydir. Varlıkta zaman olmaz, “an” olur. An dediğin nedir? Sırf inkardır, sırf yokluk. İkrarda zamansızlık demektir. İkrarla inkarı ayırmak da mutlak zaman demektir.

Arı, Bal yapar, sevdirmek için, balmumu yapar bildirmek için.

Her insan, akıl ve vicdan sahibi herkes, hatta basit bir hayvan bile, bun dünyada, ihtiyaç hisettiği andan itibaren mutluluğu aramaya başlar.


Hayvanlar yaratılışının elverdiği ölçüde mutlu olur. Hayvanların istekleri, zevkleri, düşünceleri sınırlıdır. Fakat insan-ı kamil hariç, aradığı, özlem duyduğu mutluluğu tam olarak bilmediği halde bu konuda sınır tanımaz. İstediği bir çok şeyi elde eder, fakat onları elde ettikçe hırsı artar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder