19 Eylül 2015 Cumartesi

TANRILAR OKULU (Stefano Elio D'Anna)

TANRILAR OKULU (Stefano Elio D'Anna)

BÖLÜM I 

1 Dreamer ile karşılaşma
2 Çalışmak Esarettir
ü  Hiç kimse veya hiçbir şey, seni bağımlı olmaya zorlayamaz, bunu ancak sen yaparsın
ü  İnsan bir şirkete bağımlı değildir, onu bağımlı kılan bir yönetim kademesi veya bir patron değil, kendi korkularıdır.
3 Ben bir kadınım

4 ölmekte olan bir tür
ü  Tüm insanlara, var oldukları ilk yıllarından itibaren, hayal güçlerinin en ıssız alanlarında yaşamaları öğretildi. Onlar kapsamlı bir düşünceyle veya hayal güçlerini zorlayarak herhangi bir durumla karşı karşıya kaldıklarında önce karşı çıkar, sonra da söz konusu durumu küçük parçalara ayırmak suretiyle bilinçlerinin küçük odacıklarında anlamaya çalışırlar.

5 Uyanış
ü  Gördüğünüz ve dokunduğunuz her şey, her görünen bir görünmeyenden gelir.

6 Geçmişi değiştirmek
ü  Varlığı hafifletmek ciddi bir emek ister. Bunun için ebeveynlerinin, öğretmenlerinin, felaket tellallarının ve kıyamet habercilerinin sana dayatma yoluyla öğrettikleri her şeyi arkanda bırakman gerekir.

7 Kişinin kendisini içinde bağışlaması
ü  Her şey buda andadır. Her insanın yaşamında, geçmiş ve gelecek daima birlikte hareket etmektedir.
ü  Gelecek de tıpkı geçmiş gibi gözlerinin önüne serilidir. Ama sen henüz bunu göremezsin.
ü  Geçmiş yaşamına dönmek ve onu iyileştirmek çok uzun bir hazırlık süreci gerektirir. Bu sadece kendi üzerinde çalışmayla mümkün olabilir.

8 Kendini gözlemlemek kendini düzeltmektir
ü  Kendini gözlemleme, insanın, dünyanın yürüyen bantlarında kendisini nelerin bağladığını görmesini sağlar; eskimiş fikirler, suçluluk duygusu, önyargılar, gerginlikler, felaket beklentileri. Bu bir kopma, sahte uykudan çıkma ve yeniden uyanış eylemidir.
ü  Dünyanın insanı uyutma yoluyla dayatma etkisinin en ufak bir miktarının kaldırılması bile inandığın her şeyi darmadağın edecektir ve bu durum yaşantın boyunca oluşturduğun görünür dengelerin ve yanılsatıcı kesinliklerin çözülüp dağılmasına neden olacaktır. İşte bu nedenle, insanların çoğu kendini gözlemlemeye yanaşmayacaktır.
ü  İçindeki gözlemciyi harekete geçir. Kendini gözlemle, hayatını en başından beri yöneten düşünce kalabalığının ve olumsuz duyguların ölümü demektir.
ü  Kendini gözlemleme düşleme sanatının sadece ilk adımıdır.

9 Ölüm çözüm değildir.
ü  Her insan içinde taşıdığı kaos yani kendi cehennemi; dünya üzerine, çatışma ve ayrımcılık ya da ırklar, ideolojiler ve inançlar arasındaki savaşlar formunu alarak yansıtır.
ü  Bir kişi yaşamındaki olayları değil, yalnızca onları göğüsleme biçimini değiştirebilir.
ü  Yaşantında her şey tekrar ediyor, aynı olaylar defalarca aynı şekilde yaşanıyor, çünkü onları değiştirmek istemiyorsun. Bu kişinin gerçek bir geleceği olamaz, yalnızca tekrar tekrar yaşadığı geçmişi olur.
ü  Bir gün sorumluluk sende olduğunda, kendine acımanın bir sonuç değil, felaketlerin başlangıcı olduğunu ve bütün bunların sebebinin sen olduğunu anlayacaksın. Ancak o zaman geçmişine ışık tutacak ve onu iyileştireceksin.
ü  Ölüm bir hatadır ve doğaya aykırıdır.
ü  Fiziksel ölüm, her gün içimizde gerçekleşen ölümün maddeye dönüşen görüntüsüdür. Ayrıca, düşkün ve ıstırap çekmeyi seven bir insanlıktan alınıp benimsenmiş bir inancın kristalleşmesidir.
ü  Hiçbir insan ölmez ancak kendi kendisini öldürebilir.
ü  Ölüm, her zaman bir intihardır.
ü  İnsanlar, ölümü bütün sorunların çözümü sayıyor, çektikleri ıstıraplara ve kendi kendilerine yarattıkları binlerce ruhsal ölüme son vereceğini düşünüyorlar. Oysa ölüm bir çözüm değildir.

10 İyileşme içten gelir 
ü  Her gerçek iyileşmede olduğu gibi, süreç özde başlamalıdır.
ü  Dünyayı yaratan bizim Oluş’umuzdur. Aksi düşünülemez.
ü  Hiçbir olay ne iyi, ne de kötüdür. Yalnızca bir fırsattır.
ü  Oluş düzeyimiz yaşamımızı kendisine çeker. Ve her şeyden kaynaklanır. Gördüğün ve dokunduğun her şey senin varlığının, noksanlığının ve içindeki boşluğun dışa yansıyan görüntüsüdür.
ü  Yaşamda boşluklar yoktur. Eğer sen kendini yeni bir biçimde düşünmeye ve davranmaya zorlayarak bunları doldurmazsan, bunu senin adına tüm zalimliğiyle o yapacaktır.
ü  Görmezsen, ya da görmeyi istemezsen, hastalık vahimleşir ve yaşamının komedisi giderek daha ıstıraplı bir hale gelir. Her şey sana bu trajedinin nedenini göstermek ve seni bütün bunların kaynağına gerisingeri götürmek üzere ortaya çıkar, ve bir gün devreye girip, ölümlü yaşam vizyonunu değiştirmeni sağlayabilir.

11 Ev sahipleri

12 Judith, Sinyorina 
ü  Ölüm hiçbir zaman tesadüf değildir. Hastalık, mutsuzluk ve yoksullukta olduğu gibi bunun olması için yıllarca dua ettin. Kendine bile itiraf etmeden, şiddetle bunu arzuladın ve Tanrı’ya yakardın. Düşler her zaman gerçekleşir, en karanlıkları bile.
ü  Bilgisizliğimiz, işaretlere, uyarılara ve varoluşun trafik lambalarına sorumsuzca uymamız nedeniyle bunu çabucak tüketir, boşa harcarız; buna rağmen de kendimizi zayıf, her tehlikeye açık ve kaderin elindeki bir oyuncak sayarız.
ü  Kadınlar, erkekler hiç biri senden farklı değil. Olumsuz hislerin yönlendirmesiyle evrende yüzen parçacıklar gibi, suçlamak, şikâyet etmek ve bağımlı olmak, hepsinin yaşam öyküsü aynı. Her şeye yükledikleri yegâne anlam bu kadar. Kedere batmış bir halde, ölümü ölümle unutmaya çalışıyorlar.

Teşekkürler Lusia 
ü  Geçmişin kutsanması ve iyileştirilmesi gerekir. Her katmana gir. Her köşesini aydınlat. Yeni bir anlayışla onu değiştir.
ü  Endişelere, şüphelere ve korkulara kapılmayı bıraktığında geçmişin iyileşecektir. Kendini içte bağışlamanın asıl anlamı budur.

BÖLÜM II

1 Okulla karşılaşma 
ü  Alışkanlıkların ve suçluluk duygusunun sende yarattığı o mekanik döngüyü kırıp atacaksın, varlığının ölümlü olduğuna seni inandıran yalanı terk edeceksin.
ü  Değişmek için seni programlayan düzenle savaşman gerekecek. Uzun bir çalışmayla kaderini değiştireceksin. Hiç kimse tek başına bunun üstesinden gelemez. Bunun için okul gerekiyor.
ü  Okul, çocukluktan bütünlüğe, karşıtlıktan uyuma, kölelikten özgürlüğe doğru bir kuantum sıçrayışıdır.
ü  Bir kişi yaşantısında, içinden çıkamayacağı kadar hayal kırıklığına uğradığında, kendi eksikliğini ve güçsüzlüğünü fark ettiğinde, varoluş onu bir mengenede soluğu kesilinceye kadar sıktığında, Okul, ancak o zaman ortaya çıkacaktır.

2 Dünya bir masaldır 
ü  Senin görmekte olduğun ve çevreni saran her şeyin aslında dünya değil yalnızca bir tasvir olduğunu anlamak ve telkin yoluyla içine düştüğün kitlesel uykudan uyanmak için tek fırsattır.
ü  Retina üzerine düşen görüntüler dünya değildir, dünyanın masalıdır.
ü  Sen her şeyin nedenisin, her şey senin için.
ü  Dünya özneldir, kişiseldir. Varlığımızın aynadaki yansımasıdır.
ü  Görüntü ve gerçeklik aynı şeydir, özdeştir. Yalnızca, zaman faktörü onları birbirinden ayırır.

3 Altüst etmeyi öğrenmek için bir okul 
ü  Kişinin başkalarını yönetmeden önce kendisini yönetmeyi öğreneceği bir okul. Tanrılar okulu.
ü  Ölüm gerçeğe, uyuma, güzelliğe karşı dirençtir.
ü  Ölüm, gerçeğin içinden geçemeyen her şeyi yıkıp döker. Eğer vücudumuzun her bir hücresinde biz gerçeksek, o halde asla ölmeyeceğiz.
ü  Geçmiş tozdur. Şimdi şu an gördüğün dokunduğun dünya, sen olan her şeyin maddeye dönüşmüş halidir. Düşüncelerinin daha önceden onaylamadığın hiç bir şey yaşamında karşına çıkmaz.
ü  Bir gün dışarıdan alınacak hiçbir şey olmadığını anlayacaksın; bildiklerine ekleyebileceğin hiçbir şey olmadığını, öğretilerin ve deneyimlerin senin anlama düzeyine herhangi bir şey katmayacağını göreceksin. Gerçek bilgi sadece hatırlanabilir. Bir kişinin bilgisi kendisinden ne daha büyük olabilir, ne de daha küçük. Kişi yalnızca ne olduğunu bilir. Her şeyden önce bilmek var olmak demektir. Var oldukça bilirsin.
ü  Bilgi, insanın devretmesi mümkün olmayan, vazgeçilmez malıdır. En az insan kadar eskidir. Bir gün ekleyecek bir şey olmadığını anlayacaksın.

4 Lupelius 
ü  Uyku sizi hem akılca, hem bedence güzelleştirir.
ü  Uyku yalnızca kötü bir alışkanlıktır.
ü  Gerçek savaşçılar, başkalarının üstünde hakimiyet kurmak ya da onları kontrolleri altına almak için savaşmazlar. Kendi içsel özgürlüklerini kazanmak uğruna savaşırlar.
ü  Dürüstlük ve saflık bir savaşçıyı yıkılmaz kılar ve böylece en büyük kötülükler bile ona işlemez olur.

5 Peder S. İle buluşma 
ü  Bildiklerine ekleyebileceğin hiçbir şey yok. Gerçek bilgi sonradan edinilmez, o yalnızca hatırlanabilir.
ü  Kitaplar sendeki bilgiye hiçbir şey ekleyemez. Sen onlardan hayata ulaşamazsın. Bilgi senin varlığından gelir. Varoldukça bilirsin.
ü  Herkes zekâsında bir aşamayı doldurur ve daha üstteki aşamaların önündeki bekçidir.
ü  Olduğun gibi kalırsan, her karşılaşma senin için bir fırsat, bir adım daha ileriye gidebilmek için ayağını basabileceğin bir basamak olacaktır. Unutursan, kendini yaşamın korkunç karmaşasının içine seni gerisingeri fırlatacak, senin dışındaki sanal bir oyunun kapısına sıkışmış bulursun.
ü  Lupelius’ un okulunun ölümsüzlük üstüne gerçekleştirdiği araştırma ve deneyler pekala günümüzün işletmelerine de uygulanabilirdi. Ekonomi akademisyenleri, dünya çapında endişe verici bir olay karşısında, uzun zamandan beri çaresizdi. Şirketler uzun ömürlü olamıyorlar.
ü  Vizyon ve gerçek birdir.

6 Lupelius’ un öğretisi 
ü  Beden, ruhun ete bürünmüş halidir.
ü  Ruh ne kadar ölümsüzse, beden de o kadar ölümsüzdür.
ü  Ölümün yenilmez olduğu inancı, insanlar için zararlıdır. Ne kadar uzun yaşayacağınız, içinde bulunduğunuz zihinsel durum ve yaşama isteğinizle belirlenir.
ü  Yalan söylemek, gizlenmek, şikayet etmek ve kendi sorumluluklarından kaçmaya yeltenmek, hayata ve bölünmeye düşmüş kişilerin, varoluş nedenini unutan insanların taşıdıkları yara izleridir.
ü  İnsanlık doğuştan kendinin olan haktan bir kez vazgeçince ve bütünlüğünü unutunca, sefaletine bir son verebilmek için, bir çare olarak ölümü icat etti.

7 Asklepios’a bir horoz ada 
ü  Yaşlılık, hastalık ve ölüm, insan onuruna hakarettir. Bunlar dünyanın yanılsatıcı betimlenmesinin, üstünde yükseldiği bin yıllık sütunlardır.
ü  Kötülük iyiliğe hizmet eder. Her zaman. Her şey bizi iyileştirmek için gelir. Aslında fiziksel ölüm bile bir iyileştirmedir. Son fırsat.

8 Kişinin kendisini özde öldürmesi yasaktır 
ü  Kişinin ölümün üstesinden gelebilmesi ancak kendi üzerinde sürekli çalışması ile gerçekleşecektir.

9 Tanrılar okulu 
ü  İnsanlar arasındaki gerçek farklılığın zenginlikle, inançla ve ırkla bir bağlantısı yoktur. İçsel hiyerarşi, oluş durumundaki bir farklılıktır, psikolojik, dikey, evrimsel ve aşamalı bir farklılık. Bundan dolayı bu aşamalar arasındaki bir yükseliş, ancak düşünme ve duyumsama biçiminin kökten değişimi ile gerçekleştirilebilir.
ü  Gerçek bir gelişme, öz varlıkta bir değişim olduğunu gösterir. Gerçek bir gelişme yeni bir düşünüş biçiminin benimsenmesiyle, eskimiş, ölümcül zihniyetin bırakılması sonucunda, varoluşun birliğine doğru bir evrimleşme veya büyüme demektir.
ü  Yalnızca oluştaki bir değişim, insanı özgürlükte, aydınlanmada ve mutlulukta daha yüksek düzeylere taşıyabilir.

10 Mea Culpa 
ü  Cenneti yaşayan cennete, cehennemi yaşayan cehenneme doğru yol alır.
ü  Düşünce yaratıcıdır. Düşünce yaratır.
ü  Olaylar düşüncelerimizin, öz varlık durumlarımızın, elle tutulur, gözle görünür halidir. Bu sebeple olaylar ve durumlar aynı şeydir.
ü  Durumlar, her kişinin Oluş’nda üretilirken, olaylar da insan yaşamında, zaman içinde, başına gelen ve sanki insanın iradesinden bağımsız olarak ortaya çıkıyormuş gibi görünen olgulardır. Tek gerçek ise onları yaratan biz olduğumuzdur.
ü  İster olumlu, ister olumsuz olsun, insan düşünceleri daima yaratıcıdır ve mutlaka ortaya çıkacak uygun bir zamanı bulur.
ü  Hiçbir şey insanın düşüncelerinin içinden geçmeden oluşmaz. İşte bu yüzden düşünce en büyük güçtür.
ü  Düşüncelerinizin kalitesi yükseldikçe yaşam kaliteniz de yükselir.
ü  Varoluş bizim icadımızdır ve bu yüzden bize bağlıdır.
ü  Karışıklık, şüphe, kargaşa, kriz, kızgınlık, umutsuzluk ve acı, tümü büyümek için yararlanılması gereken mükemmel fırsatlardır. 

11 Durumlar ve olaylar I 
ü  Bir insan Oluş’ u, durumlar ve yaşamındaki olaylardan meydana gelir.
ü  Olaylar, hayatımız boyunca zaman ve mekanın taşıma bandı üzerinde bize doğru akan ve birbiri ardına oluşan şartlar, diğeri ise hislerimizi, ruh halimizi ve duygularımızı tetikleyen iç dünyamızda, çoğunlukla bilinçsiz bir şekilde yükselen “durumlar” dır.
ü  İnsanın kişisel tarihçesi, yatay düzlemde olaylardan ve dikey düzlemde durumlardan oluşmuştur.
ü  İnsanlar gözlerini kendi yaşamlarına diker, ısrarla onu anlamaya çalışır ve yaşamı sadece dışarıdan gelen olayların belirlediğine inanıp, öyle de anlatırlar. Gerçekte ise, yaşamda oluşan olayların türü ve dolayısıyla yaşamın kalitesi, düşüncelerin niteliğine ve yaradılış durumlarına bağlıdır.
ü  Kendisini, varlığını kendi düşüncelerini, önyargılarını ve duygularını bilen kişi, geleceğini de bilmektedir. Çünkü, düşündüğümüz her şey yaşadığımız dünyayla bağlantılıdır. Ruh durumumuz kendi kaderimizdir.
ü  Kişinin kendi içine bakması, dünyayı tanımasının anahtarıdır, bu durum aynı zamanda onu olayları anlamaya ve öngörüye götüren yoldur.
ü  İki türlü insandan söz edilir; Kahramanlar yani yarı tanrı insanlar ve sıradan insanlar.
ü  İnsanlar, yıllarca ya da sadece birkaç dakikalığına bir araya geldiklerinde her anda, mutlaka bir piramit oluştururlar. Bizler bunu beklide farkında olmadan yaparız, ama diğer yandan yazgımız, yaşam kalitemiz ve başımıza gelen olaylar da bu hiyerarşiye saygı göstermek durumunda kalırlar.

12 Durumlar ve olaylar II 
ü  İçimizdeki durumlar ve dışımızda gerçekleşen olaylar, aynı gerçekliğin farklı varoluş düzeylerine yerleşmiş iki yüzü ya da dikey bir çubuğun iki ucundan başka bir şey değildi.
ü  Durumlar ve olayların özdeş olduğunu görmemizi engelleyen şey, onların birbirinden bir tür seyreltici işlevi gören zaman faktörüyle ayrılmış olmalarıydı.
ü  İçsel durumlarımızla, buna karşılık bizim dışımızda oluşan olaylar arasında belli bir zaman geçmektedir ve Oluş’umuzdaki durumlar zaman boşluğunda dışımızdaki olaylara dönüşerek karşımıza çıkmaktadır. Araya giren zaman, bu gerçeği anlamamızı engellemektedir.
ü  Kişinin duygusal durumları, aslında görünür hale geçmek ve kişinin başına gelmek için fırsat kollayan olaylardır.
ü  Zaman, olayları durumlardan ayırır ve onların kimliğini gizler. Bizi şaşırtarak tam unuttuğumuz, daha doğrusu onları üretmiş olduğumuzu anımsamadığımız bir anda, kara bir ekranın ardında pusuya yatmış olayları görünür hale getirmek üzere fişi prize takar.
ü  Beklenmeyen, her zaman uzun bir hazırlık dönemi gerektirir.
ü  Kişinin, varlığından ve psikolojisinden bilinçli veya bilinçsiz olarak geçmeden karşılaşabileceği hiçbir olay yoktur.
ü  İnsanın en büyük yanılgısı, dış koşulları değiştirebileceğine ve dünyayı düzeltebileceğine inanmaktır.  Hâlbuki ancak kendinizi değiştirebilir, tutumlarımızı farklılaştırabilir, tepkilerimizi düzeltebilir ve hissettiğimiz olumsuz tutumlarımızı farklılaştırabilir, tepkilerimizi düzeltebilir ve hissettiğimiz olumsuz duyguları ifade etmemeye çalışabiliriz.
ü  Durumlarımıza, düşüncelerimizin kalitesine, hissetme biçimimize müdahale ederek ve olumsuz duygularımızı nötrleştirerek, diğerlerini de geliştirerek, yalnızca tutumlarımızı, yani dış dünyadan gelmekte olan aslında sadece bizim verdiğimiz tepkiler olan olaylar ilişkilerimizi düzeltmekle kalmayıp, günden güne başımıza gelmekte olan olayların doğasını da değiştirmiş oluruz.
ü  Kendimizi mazur görmek ve haklı çıkarmak, suçu dışımızdaki bir olaya yüklemek, nedenini kendi eksikliklerimizde, durumlarımızda, düşünme, hissetme ve tepki verme şeklimizde olduğunu kabul etmemek, bizim anlamadığımızı gösterir.
ü  Her şeyde kendinizi suçlayın, başınıza her ne gelirse gelsin kendinizi sorumlu tutun.

13 İşte Tanrı katın 
ü  İnsanın dışarıdan alması gereken hiçbir şey yoktur.
ü  İnsan, kendi aklı, kendi iradesi ve kendi ışığı ile kendisini içinden besleyip geliştirebilir.
ü  Kendi dışımızda bir dünyaya inanmak ona bağımlı olmak demektir.

14 Uyanık kalma sanatı 
ü  Beden savaş alanımızdır.
ü  Zafer bütünlüktür
ü  İnsanın yaşamının amacı, hedefi, bütünlüğü, özündeki birliktir.
ü  Hiçbir şeyin nefes alışımız kadar bize yakın, ama bir o kadar da bilinmez ve gizemli olmadığını fark ettim.  Biz bir hava okyanusunun dibinde yaşayan yaratıklarız.
ü  İnsan nefesi genişledikçe kendi gerçekliği de zenginleşir. Amacın kişisel yazgını değiştirmekse, nefesin üstünde çalış, solunuma yeterince zaman ayır.
ü  İnsanlar nasıl ölmeyi umuyorsa, uykuya da öyle dalmaktadır. Ayık olarak uykuya daldığına emin ol.
ü  Enerjilerini yönetmesini bilmeyenler için günün sonunda tükenmiş olarak uykuya dalmak, canlı olmaktan çok ölü olmaktır. Yine de birkaç dakika uyumak gerekiyorsa ayık olarak uykuya geçmeye çalış. Bu cehennemin derinliklerine düşmemene yardım edecektir.
ü  Uyku, dünyaya bize saldırması ve bizi yenip öldürmesi için izin vermektir.

15 Kötü alışkanlıklar 
ü  Yiyecek, uyku, seks, hastalık, yaşlılık ve ölüm, “zihinsel kötü alışkanlıklar” dır. Kişi bunlardan kurtulmalıdır.
ü  Daha az ye, daha çok düşle.
ü  Daha az uyu, daha çok nefes al.
ü  Daha az öl ve ebediyen yaşa.

16 Sen bunun altından kalkamayacaksın 
ü  Bir insanın düşüncesi, duyguları ve bedeni iç içe geçmiş eşmerkezli evrenlerdir. Hepsi birbiriyle bağlantılıdır.

17 İnançlarını altüst et 
ü  Herkes kararlılıkla inandığı şeyin, noktasına virgülüne kadar gerçekleştiğini görmüştür. İnsan daima yaratır. Karşısına çıkan engeller ise insanın kendi sınırlarının, çelişen fikirlerinin ve zayıflığının maddeye dönüşmesidir.
ü  Kimsenin inancı bir başkasının inancından daha üstün değildir.
ü  İnsanlar arasında ayırım yaratan onların farklı kaderlere ait olmalarını sağlayan şey, bilinçli veya bilinçsiz, her birinin inançlarının yönü, niyetlendiği hedeflerinin farklı niteliğindedir.

Narcissos Sendromu (s105)
ü  Başkalarına, başkalarının mevcudiyetine, varlığına bağımlı olmaktan daha kötüsü yoktur.
ü  Kolay kabul eden ve ikna olan;
·         Yaşadıklarını başkasının arasındayken hissederler
·         Devlette/büyük şirketlerde iş bulur
·         Kendinizden ve yalnızlıktan kaçmak için bağımlı olmanın törenlerini yerine getirir
·         Sinema, tiyatro, hastane stadyum gibi yerlerde toplanırsınız.
ü  Savaşçı, kendine dışarıdan gelecek bir inanacak olsa, kendine olan inancını yitirir.
ü  Kendimiz dışındaki bir şeye âşık olup, kendi varlığınıza olan inancı yitirmek yaratıcılığı unutmak demektir.
ü  Bizim dışımızda bir dünya yoktur. Her şey bizim yansımamızdır.
ü  Bir dış dünyaya inanmak, onun kurbanı olmaktır.
ü  Her olanın ardındaki gerçek nedenle ilgilen. Düşlenenle değil, içindeki düşleyenle ilgilen.

Bağımlılık= Kölelik  (s108)
ü  Bağımlı olmayı seçenler korku ve umut arasında kalır. Kendi dışındaki mutlulukların peşinden koşar.
ü  Bağımlı olanlar, sıradanlığı ve eksikliği her gün yeni baştan yaşayarak kölelik yaparlar.
ü  Senin dışında hiçbir şey yok, dışarıdan gelecek yardım yok.
ü  Gerçek, düşlerin, kâbuslarının pürüzsüz bir aynaya yansıması, maddeye dönüşmesidir.
ü  Özgürlüğün peşinden koş, sefil insan kalabalığından uzaklaş, hissetmeyi yeni biçimiyle hayata geçir. İçindeki sonsuzluğu ele geçir.
ü  En küçük hareketimiz, her görüşümüz, her düşüncemiz ve yüzümüzün aldığı her şekil ve her ifademiz sonsuzlukta kaydedilir. İnsan saklanamaz.

Beden (s113) 
ü  İnsanın tek özgürlüğü, kendisini ne şekilde (silah, yiyecek) öldüreceğini seçmesidir.
ü  Bedenimize ne yaparsak dünyanın başına da o gelir.
ü  İnsan etrafındaki her şeyin sanatçısı, yaratıcısı ve mutlak efendisi olduğunu unuttuğu zaman, dünyanın hüzünlü yüzünün kurbanı olup çıkıyor.
ü  Dışınızdaki dünyanın koşulları sizi mutsuz edemez, ama sizin mutsuzluğunuz dünyadaki tüm sefaletlerin kaynağını yaratır.
ü  Yoksulluk aklın bir hastalığıdır.
ü  Beden gerçek düşleyendir. Beden düşler ve onun hücreleri ve organları da onunla düşler.
ü  Beden senin kişisel dünyanın gerçek yapıcısıdır.
ü  Günde bir kez ye ve azla yetinen biri ol.
ü  Yiyecek ölümdür.
ü  İnsanın iç organları yemekleri sindirip atmak için değil, düşlemek üzere oluştu.
ü  Yiyecekten arınmış bir toplum, hastalıktan, yaşlılıktan ve ölümden kurtulmuş bir toplum olacaktır.
ü  İnsanı zehirleyen, yiyecek değil, onun kendisi için zorunlu olduğuna inanmasıdır.
ü  İlaç, gıda sanayi, yardım sever kuruluşları, dinsel yardım vs. ölüme hizmet ederler. Bu düzendeki ekonomik felaketler ile de beslenirler.
ü  Bir kişi ne düşünürse, artık o gerçek olmuştur. Sadece görünür hale gelmesi biraz zaman alır. Sınırlı anlama kapasitemiz nedeniyle zamana ihtiyaç duyarız.
DÜŞ + ZAMAN = GERÇEKLİK 
ü  Gördüğümüz ve dokunduğumuz her şeyin arkasında düş vardır.
ü  Düş var olan en gerçek şeydir. Herkes kendi dünyasını yaratıyor.
ü  Her gerçekliğin ardında bir düş, her düşün ardında da beden vardır.
ü  Ters giden şeyleri değiştirmenin yolu, düşleri değiştirmektir.
ü  Yaşamın kendi anlamı, her türlü bağımlılık ve kölelikten özgürleşmektir.
ü  Egoizm’ i örten ve gizleyen yalan, önyargı, kibir ve ırkçı nefret, dünyanın tüm kötülüklerinin gerçek nedenidir.
ü  Kendini bilmek, seni hem kendinin hem dünyanın efendisi yapacaktır.

Anatagonist Yasası 
ü  Kendi evriminin önündeki tek engel sensin.
ü  Hiçbir yerden herhangi bir şekilde sana gelecek bir yardım yok. Sadece sana dayanan bireysel devrimini gerçekleştirmelisin.
ü  Her şey, en basitten en karmaşığa, bir insandan bütün uygarlığa kadar gelişme yolundaki her organizma “görünüşte” zıt bir güçle, kuvvet ve kapasite bakımından kendi projesine eşdeğer bir düşman gücüyle karşılaşır.
ü  Düşleyen, yaratan ve seven insana dönüştür kendini.
ü  Elinde avucunda olan her şeyi hatta olmayanları bile kendine yatır. Yaşamın zenginleşsin ve genişlesin. Sen kendine yatırım yaparsan, yaşam da sana yatırım yapar.
ü  Para için endişelenme, sen kendin için kendi bütünlüğün için endişe duy. Para ihtiyaç duyduğunda sana gelecektir. Kendine güven, düşlerine inan.
ü  Gerçek insan hiçbir felsefeye, ideolojiye, dine bağlı değildir.
ü  Gerçek düşleyenin hiçbir etiketi yoktur.
Hiç kimsenin kendinden büyük amacı olamaz. Sıradan biri apartman dairesini düşlerken bir başkası sahilde villa düşler. Sarayı ancak kral düşleyebilir.
AMAÇ = BEN
ü   Kişinin yaşamdan isteyebileceği maksimum sınırını varoluş kapasitesi belirler.
ü   Yahudi katliamı; Yahudilerin ayrılıkçı düşünceleri (kendini diğer insanlardan ayrı tutma özelliği) çatışmacı düşüncenin bir yansıması olarak Yahudi katliamı ortaya çıkmıştır.
ü   Yaşlanan maskenizin altında kendi yalanınızı gizliyorsunuz.
o   İşlerinizi yönetecek kişilere devredin
o   Rollerinizden vazgeçin
Bunu kendi kararlılığınızla yapın, yoksa yaşam onu size zorla yaptıracaktır.
ü  Yaşamda yenilgi diye bir şey yoktur. Sadece sonuçların getirdiği etkiler vardır. 

Elveda New York 
ü  Mikrokozmoz’da her şey yavaştır. Uyulması gereken, sınırlar engeller ve öncelikler vardır.
ü  Günlük yaşantıda elinden geldiğince zaman boyutunun dışına çık.
ü  Yaşamını genişletmek istiyorsan, ciddiyetin ve samimiyetin gücüyle düşünme biçimini,
Fikirlerini ve vizyonunu genişlet ki, kazanamayacağın bir savaş kalmasın.
ü  İnsanların tehlikeli sporlara ilgi duymasının nedeni zamandan, sorunlardan, dünyanın yükünden kaçıp özgürleşebilmek istemesidir.
ü  Genellikle şişman kişilerde rastlanan korkunç zevkin gösterişli cömertliğin ardında yaşamdan vazgeçme ve intihar eğilimi yatar.
ü  Fiziksel kaderimiz, zihinsel, duygusal ve finansal kaderimizle yakından ilgilidir.
ü  Merhamet ve dindarlık taslayarak zamanını boşa harcama kimse başkası için bir şey yapamaz.
ü  Hem düşleyip hem de bağımlı olamazsın Ama hem düşleyip hem de hizmet edebilirsin.
ü  İnsanın en büyük yanılgısı, bir geleceğinin olduğuna inancıdır.
ü  İnsan anladığı ile sınırlıdır.
ü  Bir kişinin gelişmişlik ölçütü onun anlama düzeyidir.
ü  Bir kişi her neden korkuyorsa, yolda önüne çıkacak olaylarda, o korkusu birebir gerçekleşerek kendini gösterecektir.
ü  Şüphe, korku ve ıstırap yanılsamasıdır. Bunlar sıradan bir insanın tek gerçeğidir. Ancak, gerçek bir düşleyen rahat olabilir.
ü  Dünya kendi düşlerinizin hayata geçirilmesidir. Dünya cennet de olabilir Cehennem de hangisini seçip nerede yaşayacağınıza bağlı.
ü  Korkularından kendini kurtar. Korkusuzluk mutlak doğruya ve bütünlüğe geçilen kapıdır.
ü  İnsan düşündüğünün aksine, önce korku duygusunu içimize alırız, sonra korkulacak şeyi seçeriz.
ü  İnsanın sadece iki duygusu vardır. Korku ve sevgi, korku çürümüş sevgi, sevgi yücelmiş korkudur.
ü  Bir girişimci, düşe doğru yol alan kişidir.
ü  Böbrek hastalığı önce kendinle, sonra başkalarıyla iletişim sorunlarının olduğu anlamına gelir.
ü  Nefes ve nefesin ilişkili olduğu organlar aracılığı ile duygularımızı kontrol altına alabiliriz. Korkuyla savaşabiliriz.
ü  Korku ve bağımlılık aynı şeydir. Bağımlısın çünkü korkuyorsun ve korkuyorsun çünkü bağımlısın.
ü  İnsanlık, ancak hiç ile sonsuz arasında asılı duran an’ ı yöneterek kaderini biçimlendirebilir ve olayları üstün bir düzeyde yaratabilir.
ü  Kendini gözlemlemeye, kendini tanımaya başlayınca, doğru olan her şey gerçekleşmeye başlar ve “Düşün” bir parçası olmayan yararsız boş ve yıkıcı olan her şey de çözülüp yok olmaya başlar.
ü  Bir liderin görevi, çalışanlarını kollamak, sevmek ve onlara hizmet etmektir.
ü  Bir kuruluşun hızla gelişip ilerleyebilmesi için en ırak hücresinin dahi gözetilmesi gerekir.
ü  Kitlelerin yaptığı toplu ibadet törenleri sadece bir yanılsamadır.
ü  Bir insanın yaptığı tek plan, kendisini geliştirmek, kendi “düşünü” beslemektir. Gerisi kendiliğinden gelecektir.
ü  İnsan gelecek korkusunu, plan ve programlar yaparak, beklentilerinin aldatıcı güvenliğinde hafifletir.
ü  Rol maskesinin arkasında saklanma yönetici deme ben ne yapabilirim de.
ü  An düşün hâkim olduğu alandır. Sıradan bir insanın yaptığı planlama zaman ve boşluk içindedir. Er ya da geç yolundan sapar, başarısızlığa uğrar.
ü  Düşlemek bir plan değil mi?
Düş içinde zamanın olmadığı, sonsuzlukta, dikey olan zamandaki bir planlamadır. Ben an’da varım. Bu an benim zaman içinde karşılaşacağım ve bir araya geleceğim her şeyi kapsar.
ü  Her şirket ve her organizasyon piramidinde, sorumluluk düzeyi düştükçe daha fazla planlama yapmaya gereksinim duyulur.
ü  Seçilmek, saygınlık düzeyinin altında kalır. İnsan çalışacağı işi “Düşler” onu kendi niyetine ve beğenisine göre seçer. (Personel seçimi için söylenmiş bir söz)
ü  Kitlelerin gelişimi olanaksızdır. Ne bir devrim ne bir ideoloji bunu başarabilir. Kaçış, pek az sayıda kişi içindir.
ü  Geleceğin şirketleri birer oluş okulları olacaktır. Uluslar arası kuruluşların gökdelenlerinde ve onların finans tapınaklarında çalışan insanlar, sinagoglarda ve manastırlarda toplanandan çok daha fazladır.
ü  Okulun amacı, uyuşmazlıktan, ıstıraptan, bölünmeden ve ölümden özgürleşmektir.

Elveda New York 
ü  Bir lider bütün rolleri mükemmel şekilde oynayabileceğini bilmelidir.
ü  Rol yapmak stratejik yaşamak demektir.
ü  Lider,  rol yapma yoluyla program, plan hazırlayabilir. Ama, hiç birine inanmadan.

Ajanda / Günlük 
ü  Hiç boş yer olmayan ajanda, bir intihar bildirgesidir.
ü  Bir liderin emrinde, onun gelecekteki etkinliklerini en ince ayrıntısına kadar planlayıp, programlayacak bir görevli ordusu olacaktır. Ancak, onun kararları daima an’ ın meyveleri olacaktır.
ü  Ajanda, senin gibi kişilerin kendini unutmasına yarar. (olumsuz bir durum)
ü  Plan yapıp ona inandığında gerçek dünyadan uzaklaşırsın.

Alo Ben Kimim? 
ü  Telefonda konuştuğunuz zaman Alo kimsiniz? Değil Alo ben kimim? Diye sormalısın.
ü  Rahatsız ediyor muyum?  Diyorlar, Çünkü hazırlıksız olduğunu hissediyorlar.

Mekaniğe Takılan Çelmeler 
ü  Fark edemediğimiz aynı alışkanlıklarımıza bağlıyız. Hep aynı olan jestler, mimikler, sözcükler ve seslenişlerle ifade ediyoruz. Tekrara dayalı bir hareketi, mekanik bir tepkiyi düzeltmek veya bir alışkanlığı kırmak yönünde çok küçük bile olsa bilerek yapılan her çaba “Mekaniğe takılan bir çelmedir”.

Kendinizi Yenmek 
ü  Bir lider her şeyden önce bir Oluş yöneticisidir. Kendisindeki olumsuzlukları nasıl tanıyacağını, nasıl çembere alıp kıstıracağını, tüm savaşları kazanmak için önce kendisini yenmesi gerektiğini bilir.
ü  Kişinin kendisini yenmesi; olumsuz duygularımızın bizi yönetmesine ve boyunduruk altına almasına izin vermemek demektir. Tüm sınırlarımızı aşmak, varlığımızı kaplayan gölgelerin, şüphelerin ve korkuların koyduğu her engeli devirmek demektir.
ü  Kişinin kendisini yenmesi; bütünlüğe doğru gidilen yolda, iradeyi gömülü olduğu yerden çıkarmak, met cezirlere karşı yüzmek demektir.
ü  Kişinin kendisini yenmesi;  İçine sızmaya çalışan en küçük olumsuzluk ifadesine bile geçit vermemek, İçindeki hiçbir alçalmaya veya hüzün kırıntısına, ne kadar önemsiz olursa olsun engel olmaktır.
ü  Kendini yenmek; dünyaya bağımlı olmamak, yaratıcı olmak, kendinin kendi Oluş durumlarının efendisi olmak ve dolayısıyla da dünyanın efendisi olmak demektir.
ü  Bağımsız kalabilme yeteneği, herkesin doğuştan elde ettiği, tamamen doğal bir haktır.

“Düş” Var olan en gerçek şeydir. 
ü  Kendisini yönetemeyen kişi, başkalarını hiç yönetemez.
ü  Düşten yoksun bir adam, evrende kaybolmuş bir kırıntıdan farksızdır.
ü  Elmayı ısırmak (Âdem / Havva) sebebin dışta olduğuna, bizi elinde tutan ve bizi denetleyen bir iradenin dışımızdaki dünyada bulunduğuna inanmaktır.

ü  Dünyaya bağımlı olmak ne demek?
İradesiz insanlar, psikolojik cüceler haline dönüşerek kendi evreninde kuyrukları bacaklarının arasında sıkışmış, suçluluk duyguları altında belleri bükülmüş ve kendi yarattıkları hayaletlerden ölümüne korkarak dolaşırlar. Bu insanlar dışlamak, şikâyet etmek ve bahaneler bulup kendisini acındırmaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktur.
ü  Bir iş adamı olmak veya girişimcinin çok kapsamlı rolünü oynamak, özgür bir adam olmak demek değildir.

İtalya’ ya Geri Dönüş 
ü  Vizyonla gerçeklik bir ve özdeştir.
ü  Cehalet her zaman elini tutacak kadar sana yakındır. Tetikte durmayı keser ve “düş” ü unutursan, seni bir anda eline geçirecektir. O zaman, usanmaksızın ardından ne kadar koşmuş olursan ol, elde ettiğin her başarı ve anlayış seninle birlikte çürüyecektir.
ü  Ne kadar iş yaptığının önemi yoktur. Kendi oluş bütünlüğüne erişmediğin sürece, sen
 cehaletin dipsiz karanlığı içinde hep asılı kalacaksın.
ü  Oluş bütünlüğü kişinin kendi efendisi olması demektir.

Psikolojik Kirlenme 
ü  Düş’ün ilkelerine itaatsizlik etmek, kendini baltalamak ve kendi içinde öldürmek demektir.
Dışımızdaki yaşam, bize içimizdeki intiharı yansıtmaktan başka bir şey yapmamaktadır.
ü  Yıkıcı düşünceler ve olumsuz duygular ortaya çıktıkları andan itibaren, çevreyi insanları ve
 ilişki içinde bulunduğu her şeyi kirletebilen bir maddeyi etrafa yayar.
ü  İnsanların oluşturduğu tüm kurum ve kuruluşlar (Fabrika, okul, işyeri vb) tam bir keder sanayisi olup, boşuna çekilecek ıstırabı üretip, beslemek üzere tasarlanmıştır.
§  Guruplar, kişiler arasında bölünmeler
§  Yararsızlık
§  Hoşnutsuzluk
§  Büyük acılar
§  Yoğun arzular
§  Endişe
§  Belirsizlik
§  Öfke
Sonucunda;
§  Yüksek miktarda enerji boşa harcanmakta
§  Ümitleri kırılan ve fakirleşen kadınlar, erkekler 

 Balinanın Karnında 
ü     Odaklanma Tekniği; Bir süre gözü bir noktaya dikerek durmak

Dans Et Tanrı aşkına Dans.. 
ü  Korkuların, şüphelerin aksi düşüncelerin seni yönettiği sürece, senin dışında bir başkasına ya da herhangi bir şeye bağımlı olman gerekecek. Kendini bundan kurtarmadıkça bir şeye bağımlılığı başka bir şeye bağımlılıkla değiştirip duracaksın. Özgürlük ve gelişme olmaz.
ü  Düşünü değiştir, o zaman dünya da değişecektir.

Yalnızca Tehdit edildiğin zaman canlı ve içten oluyorsun 
ü  Fedakârlık ve yardımseverlik, insanın kendi zorbalıklarını gizlemeleri adına başvurdukları yollar olup, çoğunlukla da kendi ayrımcılıklarını ve ötekiler ile aralarında oluşturdukları mesafenin şeklini alırlar.
ü  Kötülük, zorba olmak değil, zorba olduğunu bilmemektir. Şiddet göstermek çatışmacı bir zihniyetin yansıması ve kişinin kendi içindeki intiharın sonucudur.
ü  İyi bir geçmiş, iyi bir sermayeye sahip olmak gibidir.
ü  Zorluklar ve acılar, senin bütün olma yolunda geçireceğin sınavlardır. Bunun farkına vardığında, yaşamın kendisi insanın öğretmeni olacaktır. Her kriz, her düşüş ve her zorluk hem kusursuz, hem de eşsizdir.
ü  Yaşam, dönüşüm makinesi değil, bir gerçeklik makinesidir.
ü  Olaylarla koşullar bizi iyileştirmek için gelmezler; onlar kim olduğumuzu bize göstermeye yarayan semptomlardır.
ü  Gerçek iyileşme ancak içeriden gelir.
ü  Hiçbir politika, din ya da ideoloji, toplumu dışarıdan dönüştüremez. Sadece bireysel bir devrim, ruhsal bir yeni doğuş, her bir insanda, her bir hücredeki Oluş’un iyileşmesi; Bizi daha refah içinde, daha akıllıca, daha gerçek ve daha mutlu bir uygarlığa doğru yönlendirebilir.

Adaletsizliğe Övgü 
ü  Kurban daima suçludur.
ü  Haksızlık merhametin dışa vurumudur.
ü  Hoş olmayan olaylar ve felaketler bizi iyileştirmek ve tamamlamak için başımıza gelir.
ü  Haksızlık, kişinin kendini tanımasına ve kendisini gerçek bütünlüğe götüren yoldur.
ü  Hiçbir adalet, adaletsizliğin kendisinden daha adil olamaz.
ü  Kötülük daima iyiliğin hizmetindedir. Kötü diye bir şey yoktur.
ü  Tüm tıbbi kurumlarda yapıldığı gibi, belirtileri bastırmak üzere doğrudan uygulanan her türlü müdahale, gerçek hastalığı göz ardı ederek durumu daha da kötüleştiriyor.
ü  Bizim dışımızda her hangi bir kötülük yoktur, sadece iyileşmenin görünür işaretleri ile içimizde bulunan gerçek kurtuluşun aydınlık göstergeleri vardır.
ü  Görünürde tedavisi olmayan hastalıklar bile yalnızca iyileşmeye giden yolu gösteren semptomlar veya işaretlerden ibarettir.
ü  Bilim bir gün aslında bu kadar çok sayıda hastalığın olmadığını keşfedecektir.
ü  Görünürdeki çoklukların ve semptomların karmaşıklığının ötesinde, sadece tek bir hastalık vardır. Düşünce.
ü  Düşünce öldürücü bir tohumdur.
ü  Ölüm her şeyin üstünde olan mutlak gücümüzün, insanın bedenini yok etmek gibi bir imkânsızı gerçekleştiren kapasitesinin en belirgin ve en somut işaretidir.
ü  İnsanlar arasındaki her eşitsizliğin, her adaletsizliğin ve var olmayan özgürlüğün kökeninde, her birinin kaynağını oluşturan gerçek farkındalık vardır. İç sorumluluk düzeyi Oluş, kavrayış, sorumluluk ve kader bir ve aynı şeydir.
ü  İnsan anladığı kadardır. İnsanlar farklı anlama düzeylerine sahiptirler. Aralarındaki gerçek eşitsizlik de budur.
ü  Refah, ayrıcalık, sosyal farkındalıklar sadece sonuçtur ve çok daha derin bir farklılığın yansımasıdır. Her şey Oluşta, nefes alışımızda ve hislerimizde meydana gelir.
o   Oluş düzeyimiz yaşamımızı yaratır.
o   İnsanlık bir gereksinim gibi kötülük olmadan yapamaz
o   İnsanoğlu kendisini acıların pençesinden duyumsar. Kendisini yaşan bir varlık olarak hissedebilmesi için ıstıraba, antagoniste, zamana ihtiyaç duyar.
Bu koşullar devam ettiği sürece insanın ıstırapları ve haksızlık saydığı her şey dünyanın tek enerji desteği olmayı sürdürecek ve insanların Oluş durumlarını daha yüksek seviyelere taşıyacak tek güç kaynağı olarak kalacaktır.

Dünya Düşüncelerinizle Yaratılır
ü  Cehennemi yaşayanlar, kendilerine cehennemden başka bir şey yaratamazlar. İçindeki şüpheler korkuya dönüşüyor ve korkuların da böbreklerindeki taşların formunu alıyor. Ya da dünyadaki felaketler ve kazaların komplosunu düzenliyor.
ü  Düşünce yaratma gücüne sahiptir.
ü  Korku tanrıyı dışımıza taşımıştır. İnsan saygınlığını, iradesini, yaratma hakkını yeniden benimseyecek olduğunda, tüm dinler ortadan kalkacaktır.
ü  İnsanoğlunun en kötü inanışlarından biri, dış dünyayı sebep olarak görmeleridir. En erken yaşlarda aldığımız ilk öğreti bizi; korkunun korkunç bir şeyle karşılaşmamızın sonucu, ve acının da acı veren bir şeye verdiğimiz tepki sonucunda oluştuğuna inandırdı.
ü  İnsan son derece kördür. Derinliği algılayamaz, İki boyutlu görür.
ü  Durumlar ve olaylar kesinlikle birdir. Aralarında geçen zaman, insanda kendi Oluş durumları ile yaşamında başına gelenler arasında bir bağlantının olmadığı yanılsamasını yaratır.
ü  İnsan zaman perdesini bir kaldırabilse, durumların çoktan olaylar olduklarını fark edecektir. İnsanın duyumsal durumları, aslında gerçekleşme fırsatı bekleyen olaylardır.
ü  Yeni öğretiler (Oluş), insanın yaşamını üstüne kurduğu doğrular ve onun başından beri mutsuz olmasına yol açan nedenler, onu dünyada yakınmaya ve suçlamaya yönelten her şeyin bütünüyle gerçek dışı olduğunu gösteriyordu.

Geçmiş Tozdur 
ü        Düşünmek kaderdir. İnsanlık olumsuzca düşünür ve hisseder.
ü  İnsanlık tarihi, suçlu bir bakış açısının anlatımı, ona dair en aşağılık kısımların gerçeğe dönüşmesidir.
ü  Dünya yaratılmamıştır. Dünya düşünülmüştür.
ü  Dışta olan hiçbir şey yoktur.
ü  Dünyamız tüm olaylarla birlikte, bizim düşüncelerimizle yaratılır.

İrade ve Olasılık 
ü  Farkındalık ışıktır. İçimizde olup biteni bilmek bize anında müdahale etme olanağı sağlar ki, bu bizim rastlantıdan arınmış yeni bir dünyayı yansıtabilmemiz için tek gerçek zamandır.
ü  Düşünülmeye, beklenmeyen, daima uzun bir hazırlık dönemine gereksinim duyar.
ü  Zorluklar ve problemler altında ezilen felaketlerle dolu bir hayatın tesadüfen değil, içimizde olup biten her şeyin dikkat ve farkındalık eksikliğinden ortaya çıkar.
ü  Amacın olmadığı durumda, dünya üstün gelir ve işte o zaman rastlantılara ve tesadüflere yem oluruz.
ü  İradenin yönettiği Oluş durumları, karşılaşacağımız olayları belirler.
ü  Raslantısallık bir tür çürümüş, unutulmuş,  gömülmüş niyettir. Aykırı bir düşünce olarak rastlantı, gerçek niyetin yerini alan “gönülsüz bir niyettir”
ü  Daha önce aşıp geçemediğin şeyin, üstünden geçmelisin, bunu denemelisin.

Mükemmellik kendisini asla tekrarlamaz 
ü  İnsanoğlunun sorunlarından her biri.. refah içindeki toplumların suç oranlarından, yeryüzünün bütün bölgelerine yayılmış yoksulluğa kadar, sadece zihinsel bir hastalığın belirtisidir.
ü  Kendi dışımızda olduğuna inandığımız gerçeklik, dünya; psikolojimizin ve Oluşumuzun fiziksel bir yankısıdır.
ü  Çok küçük ya da çok değersiz hiçbir şey yoktur.
ü  Kusursuzluk, tek bir gereksiz eylemde bile bulunmamak demektir.
ü  Bir şey iyi yapıldığında, sonsuza dek yapılmıştır. Tüm evren bundan haberdardır. Tekrar etmene gerek yoktur. Sadece kusurlu olan tekrarlanır.
ü  Evrenin gelişimi bireyin gelişimine, onun dönüşümüne bağlıdır. Bireysel ve evrensel olan tek ve özdür.
ü  Evren beynimizin içindedir. İnsanlığın arzuladığı biçimde gelişen, özdeki bir tohumdur.
ü  Dünya, oluşun bir rezonansı ve yansıttığı görüntüdür.

İnsan aklı silahla kuşanmıştır. 
ü  İnsanın gerçek dediği,  gördüğü, dokunduğu her şey, psikolojisinin maddeye dönüşmüş halidir. İnsanın düşünceleri maddeleşerek “dünya” ı oluşturur. Gerçekler düşüncelerdir.
ü  İnsanoğlunun en ağır hastalığı, onun kişisel ve toplumsal tüm sorunlarının nedeni, içine yaşadığı bölünmüşlük ve çatışmacı psikolojisidir.
ü  İnsanın, içindeki kendi kötülüğünün, kendi kabahatinin farkına varması, çoktan bir iyileşmedir.
ü  İnsan kendi aptallığını görmek istemez ve kendi düşündüklerinin ne denli yıkıcı olduğunu kabul etmez.
ü  İnsan topluluğu, yaşadığı felaketlerin nedenini bilebilseydi, kölelik durumundan çıkabilirdi.
ü  Farkındalığa kitlesel olarak değil, birey olarak erişilebilir.
ü  Kitle, yeni ve bilinmedik şeyden çekinir.
ü  Bir uygarlık ancak kendisini yaratan “düş”ü ve aydınlanmış insanlarını dinlemeyi unuttuğunda, çöküşe geçer.
ü  Kitle bir hayaldir. Her şeyden etkilenen bir mekanizmadır. Tek bildiği her şeyi yerle bir etmektir.
o   İnancı yoktur
o   Tan bir iradeye sahip değildir
o   Yaratma gücü yoktur.
ü  Yalnızca bütünlük ve irade sahibi olan kişiler düşleyebilir ve imkansızı gerçek haline getirebilir.
ü  Şirket ve kuruluşların uzun ömürlü olmamalarının nedeni; sorumluluk ve bütünlük duygusundan yoksun, sevmeyi bilmeyen insanlar olmaları yüzündendir.
ü  İnsan tehlikeli işlerle  (okyanus geçmek, zirveye tırmanmak..) yaşamını riske atmayı göze alabileceği gibi, ibadethanelere kapanmayı seçebilir.
ü  İbadette rahatlayabileceği gibi, aynı huzuru sekste de bulabilir
ü  İnsanın tüm girişimleri kendisini içinde birleştirmek, kendi bütünlüğünün sonsuz arayışı içindir.
ü  Dinler, ayrılıkları ve çatışmaları iyileştirmek yerine, prensip savaşları gibi her türlü boş inanışı, hoşgörüsüzlüğü ektiler, beslediler, büyüttüler ve karşılığında ayrımcılığı ve savaşları
ü  Çocuklarda ölümsüzlük düşüncesinin, fiziksel ölümsüzlüğün yerleştirilmesi şarttır.

Yalan söyleyen Hayvan 
ü  Binlerce çatışmanın saçmalığı, toplumlar ve kurumlarda parçalanmış ruhların, çatışmacı mantığın gözle görünür hale gelen ölüme inanışın aynadaki yansımasıdır.
ü  Elmanın ısırılışı; Kendisini “yaratıcı” olandan “yaratılan” olmaya indirgeyen ve öz doğasını terk eden insanın Oluşundaki düşüşün kararlı bir metaforudur.
ü  Adem’in ilk sözleri “saklandım, korkmuştum, ben değil bana verdiğin kadın yaptı. “ Ademin bu sözleri bağımlılığın doğuşunu işaretliyor.
ü  Yalan söylemek, saklamak, başkasını suçlamak, kendini haklı çıkarmak, kendine acımak öz bütünlüğünü yitirip kendisini inkar eden bir varlığı gösteren psikolojik ve sözlü bir ifadedir.
ü  Adem elmayı ısırmakla, yaşamı ölümle, özgürlüğü bağımlılıkla ve bütünlüğü bölünmeyle değiş tokuş etti.
ü  Ölümsüzlük, cinsel birleşme ve doğurarak üremeye dayalı bir zoolojik devamlılığa indirgendi.

Özgür bir insan ol 
ü  Yeryüzünün dini bölünmedir. İnsanoğlunun her şeyin üzerinde hürmet ettiği ilahi varlık her zaman aynı olmuştur. Korku.
ü  Bağımlılık korkudur.( Hayatını memuriyetle kazanıyorsun.)
ü  Özgür demek, korkularından, şüphelerinden, endişelerinden ve olumsuz duygularından özgür olmaktır. Önyargılardan, sabit fikirlerden, dünyanın sefil bir yüzünün anlatıldığı tasvirlerden özgürleşmektir.
ü  Rollerden, korkulardan kurtul.

Buda’nın Babası 
ü  İste, ama asla isteklerinin bağımlısı olma
ü  Bütün insanların mezheplerine dinlerine hürmet et, fakat hiç birine ait olma.
ü  Vizyonunu değiştir ve bununla birlikte kaderini de değiştireceksin.
ü  Yaşlanmak, hastalanmak ve ölmek, dünyanın betimlenmiş halinin bölümleridir. Doğal ve kaçınılmaz olaylardır.
ü  Gerçekleşmesini beklediğiniz ne varsa gerçekleşir.
ü  Yaşlanmak, hastalanmak ve ölmek zihinsel olan kötü alışkanlıklardır.

Bağımlı Olduğun Şey Gerçek Değildir 
ü  İçinde bölünmüş olan insanın bağımlı olmaktan başka bir çaresi yoktur.
ü  Bağımlı olmanın dışa vurumu bir işte çalışıyor olmaktır.
ü  Bağımlı olmak irade eksikliğidir.
ü  Bağımlılık, insanların ürettiği fikirlerin, eşyaların ya da hizmetlerin değil, onların zamanlarının satın alınmasıyla başladı.
ü  İnsan kendisini sadece yüksek bir Oluş seviyesini, bir sükûnet halini elde etmeye adamalıdır ve düşlemekten asla vazgeçmemelidir.
ü  Eski zihinli insanlar
o   Çalışmaya devam etmek ister
o   Çalışmayı bırakırsa ne yapacağını bilmez
o   Bağımlı olmayı ister
o   Korkunun himayesinde yaşamaya karar vermiştir
o   Şüpheyi, doğal mirası ve efendisi olarak seçmiştir. 

Vizyon ve Gerçeklik Birdir 
ü  Dünya senin vizyonundur. Kendini değiştir, vizyonun da sonsuza dek değişecektir.
ü  Gördüğün ve dokunduğun dünya nesnel değildir ve hiçbir zaman da olmayacak. O seni yansıtıyor.
o   Başarılı, zarif, muhteşem ve büyük olmayı öğren
o   Haksızlık ve öfkeyi nasıl doğru kullanacağını öğren
o   Koşulların gerektirdiği komik, alaycı, gücendiren, düşleyen ve eğlenceli, ağırbaşlı ve samimi, sakin ve mesafeli rolleri nasıl oynayacağını öğren
o   Özgürlük şampiyonu ol
o   Tüm işlerini siyasi, dini, ideolojik, duygusal baskıdan ve zorbalıktan kurtar
o   Çabalarını insanlığı iyileştirmek yönünde kullan

Ücretli çalışanlar 
ü  Rollerden sıyrılmışlığı ancak oluşun en üst sorumluluk düzeyine ulaşan kişiler taşıyabilir.
ü  Yaşamımızda oynadığımız roller, sahip olduğumuz sorumluluk düzeyinin ölçüsü ve göstergesidir.
ü  Dünya üzerindeki ofislerde ve fabrikalarda, fiziksel, psikolojik ve davranışsal değişimler öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki “ücretli çalışan” türü ortaya çıktı.
ü  Ücretli çalışan türün en belirgin özelliği, bağımlı olmanın acısını soğukkanlı bir şekilde kabullenebilme kapasitesidir. Bu tür zamanla çoğalarak insanlığın en baskın, yaygın grubu haline geldi. Benzer bir durum evcilleştirilmiş hayvanlarda da görülmekte.
ü  Ücretli çalışanlarda özellikler listesi;
o   Kasların gevşemesi
o   Yağlanma
o   Mide bölgesinin sarkması
o   Baş, kol ve bacak çeperlerinde daralma
o   Cildin solması
o   Erken yaşlanma
o   Pörsüme
ü  Kendisini gözlemleyen, kendisiyle dalga geçen kişi özgürdür.
ü  Kendini gözlemleme, kendini düzeltmedir.
ü  İnsanın asıl inancı, kendi kendisini dış dünyayla özdeşleştirmektir.
ü  İyileşme içerden dışarı bir süreçtir. Senin içinde başlar, dışarıya doğru ilerler. İyileşme ancak sen onu istersen gerçekleşir.

Sadece Sevdiğin Şeyi yap 
ü  Bir işte çalışmak, eksik bir psikolojinin yansımasıdır.
ü  Sen ne isen ancak onu yapabilirsin
ü  Kişinin kendisini geliştirmesi demek, kendi düşünme ve hissetme biçimine her an müdahale etmesi, yaşamına ışık tutması anlamına gelir.
ü  Kişi kendi üzerinde çalışma ve öz gözleme yaparak yansıttığı dünya ile arasındaki mesafeleri kısaltır. Böylece kendi Oluş durumundaki eksikliklerini ve dolayısıyla kişisel gerçekliğini iyileştirir.
ü  Düşleme sanatı, kişinin kendisini özünde sevmesidir.
ü  Gençlerin ne istediklerini bulmaları çok daha kolaydır. Onların irade, yani “düş” henüz tam olarak gömülmüş değildir.
ü  Yaptığı işi seven insanlar bağımlı değildirler. İşini seven kişinin satacak zamanı yoktur.
ü  Yaptığı işi sevmeyenler ücret karşılığında bir işte çalışır. 
ü  Özgür ve çok daha mutlu insanlığın gelişi için Vizyonun tasarımı,
o   Bağımlılıklarından kurtarılmış
o   Kendisini yalnız sevdiği şeylere adamış
o   Yüksek sorumluluk sahibi
ü  Ekonomi çalışma üzerine değil, mutluluk üzerine kuruludur. Mutluluk Ekonomidir. (Eski zihniyet)
ü  Bir çocuğun özgürlüğüne zarar vermek, onun düşlerine çırptığı kanatlarını kırmak, bugün içine düştüğü durumu göremeyecek kadar kör ve bedelini toplumsal binlerce sorunla ve sonunu felaketler ekonomisiyle ödeyen günümüz insanının ahlaksız tutumundan başka bir şey değildir.

Korkunç ve Harikulade Yön 
ü  Bir kişinin düşünme, hissetme ve davranma şekli, beklentilerinin yüksekliği ve düşüncelerinin derinliği, neye inandığı ve neyi düşlediği kaderini belirler.
ü  Önce kral ol, krallık ardından gelecektir.
ü  Oluşun soyluluğu, bir krallığın doğuşundan önce gelir.
ü  Seni, bir işe, bir kadına ya da bir uyuşturucuya bağımlı kılan korkudur. Bir maaşın seni koruyabileceğine, sana güven sağladığına inandıran da aynı korkudur.
ü  Kendini tanımayanlar, durumlarına hâkim olamayanlar, ne kendileri ne de başkaları için bir şey yapabilirler.

Aşık Olmak 
ü  Korku ve senin bağımlı olma eğilimin, her neyle karşılaşırsan ona pençelerini geçirmene neden oluyor.
ü  Her aşık olduğunda düşüyorsun. Her düşüşün ardında eksiklik bulunur.
ü  Birini sevmek, kendinden bir parçayı sevmektir, küçülmek, parçalanmak demektir.
ü  Sevgi ölümün yokluğu demektir.
ü  Sevmek, kişinin kendisini özünde sevmesi, kendisine verebileceği her türlü zararı ortadan kaldırması anlamına gelir.
ü  “Kişinin kendisini özünde sevmesi” ancak tam ve gerçek bir iradenin eylemi olabilir.
ü  Bir başkası, başkaları ve dünya, yalnızca senin yansıttığıngörüntülerdir.
ü  Mümkün olan tek sevgi, kişinin kendisini sevmesidir.
ü  Kendini sevmek en yüce sanattır.
ü  Bir erkek, yaşamına bir yön vermesi gerektiği yüzlerce anda olduğu gibi, kendine bi eş seçerken de sürekli cinselliğin etkisi altındadır.
ü  Yiyecek ve uyku gibi seksin de dikkatli bir yönetimi, insanların unuttuğu bir yönetme, yeteneğini gerektirir.
ü  Seks, yitirdiğimiz bütünlüğün arayışında izlerini bulmamıza ve bize bu zorlu yolda adım atmamıza izin veren önemli bir bağdır.
ü  Bir erkek, bütünlüğünü yeniden ele geçirmek için sürekli bu girişimde bulunur; yitirdiği cenneti, oluş bütünlüğünü yeniden kazanmak için kendisinin bir parçası olan ve kaburgasından yaratılan kadınla birleşir.
ü  Oluşun aritmetiğinde iki yarım bir bütün etmez. Bu noksanlığın karesi olur.
ü  Gerçek bir düşleyen, kendisini bütünlükte ifade eder. Eksik bir dünyada yeri yoktur. 

12 Ben Senim 
ü  Sıradan bir insanın yaşamında gerçekte değişen hiçbir şey yoktur. Onun geçmişi geleceği olur.
ü  Tekrarlamanın rahat ve ölümcül kulvarını terk etmeye kendisini zorlayacak her değişiklikten korkar.
ü  Aldığın roller, oturduğun evler ve edindiğin arkadaşlar gibi, bir aile kurma girişimin ve seçtiğin kadınlar da hep değişmezliğinin birer yansımasıdır. Yaşamını içine kapattığın varlığının kısıtlı göstergesidirler.
ü  Varlığın olduğu gibi kaldığı sürece hiçbir şeye sahip olamayacaksın.
ü  Yeni bir anlayışa, yeni bir anlama, yeni bir hayata sahip olmak ve böylelikle daha üstün bir düzenin olaylarını kendine çekmek istiyorsan kendini değiştirmelisin.
ü  Kendini değiştirmek ilk önce “kendinden kurtulmaktır” daha üstün bir seviyede doğabilmek için “daha aşağı bir seviyede” ölmen gerek.

13 Evren Bir’e doğru demektir. 
Dikey bir insan için, bütünlüğünden tek bir zerreyi yitirmek bile, her şeyi yitirmek demektir.

14 Kral ülke, ülke kraldır 
ü  Bireyler ve onların eylem halindeki iradeleri olmadan, bir kazanç ya da ilerlemeden, iş ya da refahtan söz edilemez. Onlar toplumun yüksek ilkeleri olan en değerli insanlarıdır. Onlar olmadan, büyük siyasi imparatorluklar ve iktisadi servetler dağılır, yok olur.
ü  Dünyadaki ticari kuruluşların erken ölmesi tamamlanmamış liderlerin yansımasıdır.
ü  Erken yok oluşların tek ve gerçek nedeni bünyelerindeki bütünlüğe ermiş kadın ve erkeklerin eksikliğiydi.
ü  Bir organizasyon Piramidi, liderlerinin nefesine bağlıdır.
ü  Asıl zafer kendini yenmek ve Oluşun birliğini yeniden tamamlamaktır.
ü  Kral hastalandığında ülke de hastalanır. Çünkü kral ülkedir ve ülke de kraldır.
ü  Bir lider, sorumluluk sahibi bir insan finansal kaderinin girişimlerinin başarısının ve uzun ömürlülüğünün ve hatta beden sağlığının sahip olduğu bütünlük seviyesi ile doğru orantılı olduğunu bilir.
ü  Bölünmüş bir dünyadan, birleşik bir dünyaya geçmenin tek yolu “Acı çekmektir.
ü  Kendini bilen kişi, kendi dışında bir şeyin olmadığını, evrende tek başına olduğunu, içinde bulunduğu durumların ve başına gelen her şeyin tek sorumlusunun kendi olduğunu bilir.
ü  Düş var olan en gerçek şeydir. Gördüklerimiz, görmediklerimiz, dokunduklarımız, dokunamadıklarımız her biri düşlerimizin yansımasıdır.

Gerçeklik, düş + zamandır 
ü  Gelecek için amacımız bir olmaktır. Hedef, oluşun birliğidir. Bu birleşme içimizde gerçekleştiğinde, biz bütünlük durumuna ulaştığımızda, ancak o zaman düş’ün bize ulaşması için gereken şartlar oluşur. Gerçeklik=Düş+Zaman
ü  Düşle, Hiç ara vermeden düşle, gerçek arkadan gelecektir.
ü  Kişinin düşe ulaşması için, Oluşun bütünlüğüne ulaşmış olması gerekir.
ü  Bütün insanlar düşler, hepsi kendi dünyalarını yaratacak güce sahiptir. Çok az insan bunun bilincindedir.
ü  Çok az insan iradeleri ve kendi kusursuzlukları sayesinde mükemmel bir dünya düşleyebilir ve onu somut kılabilir. Bu savaşçıların, kahramanların ve seven kişilerin asıl durumudur.
ü  İrade sadece senin içindedir, ama gömülüdür. Onu gömüldüğü yerden çıkarman gerekir.
ü  Düşünü sürekli mevcut kılan bir insan yolundan saptırılamaz.

ü  Bir düşü besleyen kişileri;
o   Şüphesi yoktur
o   Kararsızlık hissetmez
o   Korku duymazlar
ü  Düş iradeyle bağlantılı olduğu için, bu da gerçek iradedir
ü  Korku ve şüphe, düşün kanseridir.
ü  Bir amaç uğruna çalış. Kendini düşleyen, arzulayan ve isteyen insanlığın hizmetine ada.
ü  Hiç ara vermeden kendini mükemmelleştirmek için çabala. Ufkunu genişlet. Varlığın bedeli için ön ödeme yap. Eğer isteklerinde samimilerse, çabalarında başkalarına yardımcı ol.
ü  Yalnız seven kişi özgür olabilir. Yalnızca özgür kişi sevebilir.
ü  Özgürlük ve sevgi aynı gerçekliği iki yüzüdür.

Düş tarafından dokunulmak 
ü  Bir sonraki adım her zaman bilinmeyen ve görülmeyendir.
ü  Üst seviyelere geçiş, her zaman için bilinmeyene doğru bir sıçramadır. Bunu yapmak için bu güne kadar olduğun her yerde “ölmek” gerekir.
ü  İki insan arasındaki gerçek ayırım “düş”lerinin genişliğidir.
ü  Girişimci projesini başkaları için ve onların gelişimlerinin kendi başarısı olacağını bilir. Onunki adanmış bir yaşamdır. Seçeneği yoktur. Ya geri döneceğini ya da onunla batacağını bilir.
ü  Düş, yoksulluğu zenginliğe, zorlukları bilgeliğe ve korkuyu sevgiye dönüştürebilir.
ü  Cennet sınırsızca bu dünyadadır.
ü  Vermek, içten vermektir. Vermek için, sahip olmak ve sahip olmak için, olmak gerekir.
ü  Sıradan bir kişinin verdiği söz yalandır.

BÖLÜM IX   OYUN 
ü  Her şey elimizin altında durmaktadır. Sınırlar sadece içimizdedir.
ü  Kendini inanmaya zorlamak, öylesine inanmaktan daha üstündür.
ü  İnsan yığını;      
o   Herkesten ve her şeyden etkilenen, lider olduklarına inandıklarında dahi başkalarını takip edip onlara bağımlı olan, zayıf ve tamamlanmamış insanlar
o   Sarsılmaz bir inaç ve kararlılıkla kutsamış, o çok az sayıdaki bütünlüğüne erişmiş varlıktan, bir avuç dikey insan

2 Değiştir Şu Hayatını 
ü  Not yok

3 Ödeme 
ü  Para gerçek değildir. Gerçek olan kişinin vizyonu ve düşünceleridir. Kaynaklar ve para, yalnızca bunların doğal sonucudur.
ü  Bankada dünya gibi, senin dışında değil. Sana sadece hâlihazırda “sahip olduklarını” verebilir.
ü  Evrende sana bahşedilebilecek hiçbir şey yoktur. Kişi ancak bedelini ödediği kadarını alır.
ü  Ödeme, zamanın içinde olabileceği gibi, zamandan bağımsız da gerçekleşebilir.
ü  Eğer insanlar arasında bir farklılık varsa bu, ödemeyi yapma şeklinden kaynaklanır. Kendine inana insan, tüm sahip olduklarının bedelini çoktan ödemiştir. Onun asıl işi bütünlüğünü korumak, ona zarar verecek hiçbir şeye ve hiç kimseye izin vermemektir.
ü  İçinde taşıdığın ıstırap ezgisini yenmek için göstereceğin her çaba, sana maddi güç olarak dönecektir.
ü  Alacaklar ve borçlar, bir ve aynıdır. Yalnızca zaman faktöründen birbirinden ayrılırlar.
ü  Kredi alarak borçlanmak, ödemenin zaten gerçekleştiğini gösteren parlak bir işarettir. Kredi tutarının onaylanması, onu ödemiş olduğun anlamına gelir.
ü  İş dünyasında olduğu gibi, yaşamda da kaybetmenin yalnızca tek bir yolu vardır.
Kendine inanmayı bırakmak.
ü  Ne kadar çoksan, o kadar fazlasına sahip olursun. Nitelik niceliği yaratır.
ü  Sadece yüksek nitelikli bir ekonomi kalıcı, gerçek ve sahibinin elinden çıkmayacak bir zenginlik üretebilir.
ü  Ekonomi asla ekonomistler tarafından yönetilmeyecektir. Yakın bir gelecekte her kuruluş, bir ideolojik şirket, bir oluş okulu olacaktır.
ü  Şirketleri başarısı ve kaderi, kendi felsefelerine bağlı olacaktır.

4 Yay da, ok da, hedef tahtası da biziz 
ü  İnsanların bütün bildiği acı çekmektir. Varoluşlarına bir anlam katar. O zaman yaşadıklarına inanırlar.
ü  Neşe, sakinlik, huzur, minnet, sevgi bugünkü haliyle insanlığın hissedemediği Oluş durumlarıdır. Bunlar sıradan bir insanın yaşantısına bir şekilde girebilselerdi, onun kendi cehenneminde yeni bir cehennem gibi görüneceklerdi.
ü  Mutluluk yalnızca düşleme sanatını bilenlere aittir.
ü  Istırap yokluğunun üreteceği mutluluk enerjisine, sadece seven, düşleyen kişi katlanabilir.
ü  Bizim amacımız yine kendimizdir. Yay da, ok da, hedef tahtası da biziz.
ü  Sıradan bir kişini yaşamı, onun yalnızca anlamsız ve sürekli bir tekrarlamaya olan düşkünlüğüdür.
ü  Yaşamamızın amacı, bizden birer şaheser yaratmaktır.  Dünyada bundan başka ne bir amaç, ne de daha heyecan verici bir şey vardır.

5 Seni Özgürleştirmeye Geldim 
ü  Dik dur, bir yere yaslanma. Kesinlikle kimsenin seni yorgun, ya da bitkin görmesine izin verme.
ü  Kendine her zaman, daha fazla koşabileceğini söyle.
ü  Geçmişi özlemek, geçmişin yasalarına geri götürür. Bunca yıldır yaptığın “çalışmaları” boşa çıkartır.
ü  Bütünlüğe giden yolda geçmişi özlemenin hiçbir türlüsüne yer yoktur.
ü  Sıradan insanlar, ıstırabı yaşamından daha çok sever.
ü  İnsanın gerçek korkusu, bilmediği bir kapıdan geçecek olması değil, acı ve ıstırap çekmeyi kaybedecek olmasıdır. Bu fobi, sahip olduklarımızın ortaya çıkmasını engeller, hiçliğe götürür.
ü  Doğumda teslim edilen şüphe ve ıstırap, Okulla buluşma ile düş ve iradeye dönüşür.
ü  İnsana, geçmişi ya da deneyimleri yön veremez.
ü  Bütünlüğe giden yolda kendisini, sezgiye ve düş’e teslim etmesi gerekir.
ü  Roller zindandır. Rollerin hapsinden kurtulmak için hayatındaki olay ve koşullar hayal kırıklığına uğramış olmalıdır.
ü  Roller, oyun sırasında kasıtlı olarak takılması gereken maskelerdir. Rolü “oynamak”, ona inanmamak demektir.
ü  Bir kişi Oluşunda, hiyerarşik pramitte kendi altında kalanların tamamını içermiyorsa, rolde bir üst seviyeye çıkması imkânsızdır.
ü  Bir rolden özgürleşmek, ancak onu mükemmel biçimde oynamayı öğrendiğin zaman mümkün olur. (orkestra şefinin her enstrümandan çıkacak sesleri bilmesi gibi)
ü  Rolle kendini özdeşleştiğinde, ona inandığında yalnızca dünyanın kölesi olmakla kalmaz, sanki hayatındaki tek gerçek yegane kesinlik oymuş gibi ona sımsıkı bağlanırsın.
ü  Role inanmak kendine yalan söylemektir.
ü  Roller, kalkanlardır. İnsanlar, meşgul oldukları gerekçesiyle onların ardında saklanırlar. Ancak, gerçekte, kendi sorumsuzluklarını savunmaktadırlar.

6 Rolleri oynamak 
ü  Acını içine al, onu anla, sev onu, ondan kaçma.
ü  Bir rolü rol olduğunun bilincine vararak oynadığımızda, onun kölesi olmayız, tam tersine ondan özgürleşir, bu yolla dünyayı özgürleştiririz.
ü  Bir rol ona inanmadan oynanmalıdır. Bu düzen disiplin ve çok fazla öz gözlemegerektiren bir durumdur.
ü  Rolleri yaşamımızın bir parçası haline getirebilmemiz için jestler, davranışlar, tutumlar ve yüz hareketleriyle, sözlü ifadelerin tüm yelpazesinden oluşan her role özgü dilleri öğrenmemiz gerekir.
ü  Sıradan insanlar yaşamlarının gerektirdiği en fazla 5 ya da 6 rolü öğrenerek oynarlar.
ü  Kendinizi sürekli yabancılaşmış, huzursuz ve tehlikede hissetmemizin nedeni yüzümüze takacak doğru maskeyi seçemez olmamızdandır.
ü  Hangi maskeyi takacağımızı bilemediğimizde, zihinsel, fiziksel ve duygusal tüm yeteneklerim kendi adına iş yapmaya başlarlar, bir dizi istem dışı hareketle bir araya gelerek bizi biyolojik bir kuklaya dönüştürürler.  Etkileri; kendimizi çırıl çıplak hissederiz, utanç duyarız, kaçıp gitmeyi isteriz. Bunlar tenimizle maskemiz arasındaki incecik açıklıktan öz gözlemleme yapmamıza, özümüzü tanımamıza fırsat veren anlardır.
ü  Roller, tam farkındalık ile sergilendiğinde, bu keyifli bir oyun olur. Oyun olduğunu unutmak ölümcüldür.
ü  Roller bir merdiven basamaklarıdır. Hiçbirinde oyalanma. Hepsini kullan. Onların üzerine basmak için ve ötesine geçmek için kullan.

7 Dönüş Yolu 
ü  İçinde sıkışıp kaldığımız roller, bize henüz iyileştiremediğimiz yaraları gösterir.

8 Hazır değilsin 
ü  Dünya yalnızca bir yansımadır
ü  Hiçbir şey değişmez, Sadece sen değişebilirsin
ü  Her karşılaşma bilinmeyen, henüz çözülmemiş bir parçanla kendini kıyaslayabileceğin bir fırsat haline dönüşecek.
ü  Karşılaşma oyunu, sen anlayıncaya kadar devam edecek ve direndiğin ölçüde zor geçecektir.
ü  Karşılaşmalar oyununu oynayarak, dünyanın senin yarattığın şeylerden biri ve diğer kişilerin de sen olduğunu, senin yansımaların olduğunu anlayacaksın.
ü  Karşılaşmalar sonucunda, dünyanın seni yükseltecek veya yere serecek gücü olduğuna, başkalarının seni seveceğine ya da tam tersine seninle savaşacağına, kendin dışında yaşamını kontrol eden ve yöneten düşmanca bir iradenin varlığına olan eski inançlarını zayıflatacaksın.

9 Kestirme yol 
ü  Tanışma oyunu, zamanı sıkıştırmana izin verecektir. Sen, bu oyunda sıradan bir insanın on ömür boyunca öğreneceğinden daha fazlasını öğreneceksin kendin hakkında.
ü  Karşılaşmalar, sorumluluk düzeyini ölçmene yardımcı olacaklar ve sana kendini tümüyle tanımayı öğretecekler. Karşılaştığın herkes senin kendinde bir yanını, sende olan ama senin bilmediğin bir yarayı ya da gizli bir hastalığı fark etmeni sağlayacak ve onu iyileştirebilmek için sana bir fırsat sunacaktır.
ü  Karşılaştığım insanlarla ne konuşacağım? Onlarla konuşacağın şeyin hiçbir önemi yok.
ü  Karşılaşmalarda, görmeyi öğrenmek önemlidir. Eğer görürsen, o kadının/adamın geçmişine (yılların deneyimleri, çabaları, fedakârlıkları, başarıları, düşleri) sahip olacaksın.
ü  Görmek demek, kendi içinde yaraların kapanması veya organlarının iyileşmesi olarak kendinin farkına varmak demek.
ü  Görmek kendini özünde bağışlamak demektir. O zaman her karşılaşman, üzerine adımını atıp seni ileriye taşıyacak bir basamak olur.
ü  Karşılaşmayı tatminkâr kılmak için kullanacağın stratejiyi, sözcükleri ve bilmen gereken her şeyi “an” sana söyleyecektir.
ü  Diğer kişiler seni ele verir, ölçer ve senin sorumluluk düzeyini kusursuz biçimde yansıtırlar.
ü  Karşılaştığın her kişi bir kapıdır.
ü  Her karşılaşma seni ölçerek, insanlığın sorumluluk merdiveninde senin yerini belirler.
ü  Oyunda karşına çıkacak kişi senden başkası olmayacaktır.
ü  Oyunda ikiniz arasındaki fark, sen nasıl oynayacağını bilirken, onun bilmeden oynamasıdır.

10 Zamanı sıkıştırmak 
ü  Her bir tepki, her bir davranış, bir tik, duygusal bir dışa vurum, bir bakış, bir söz, yüz ifadesindeki değişim kişinin gelişim merdivenlerinde bulunduğu konumu açıklamaya yeter. Bu algı düzeyi evrende kaydedilerek, yaşamda başımıza gelecek olayları, neyi bileceğimizi, neyi yapacağımızı, neye sahip olacağımızı ve nihayet finansal kaderimizi belirler.
ü  İki kişi karşılaştığında kaçınılmaz olarak biri kapsayan, diğeri kapsanandır.
ü  Bir kişiyi kapsamak, onun tüm dünyasından, rollerinden, hayatından ve ona bağlı olan tüm hayatından sorumlu olması demektir. Onun her zorluğunun çözümünü, her talebinin yanıtını bilmesi demektir.

11 Diğerleri seni ele verir. 
ü  Daha yüksek sorumluluk düzeyindeki birisiyle karşılaşmak, farkında olmasak da bizim için her zaman bir hızlanmadır.
ü  Seni kapsayan biriyle karşılaşmak başına gelebilecek en güzel şeydir.

12 Kasıtlı yapılan rol oyunu 
ü  Karşılaşmalar oyunu içinde geliştirmen gereken temek yetenek, kılık değiştirme sanatıdır.
ü  Stratejik olarak yaşamayı ve amacın doğrultusunda rol yapmayı öğren
ü  Yalnızca rol yapanlar, kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarını yönetebilir, başarılı ve özgür olurlar.
ü  Stratejik olarak yaşamak, fırsatçılık demek değildir. Yalan söylemek anlamına gelmez. Bu bir savaşçının kendi görüşünü, koşulların gerektirdiği şekilde davranışlarına aktarmasıdır.
ü  Yalnız stratejik olarak yaşayanlar ayakta kalabilirler. Rol yapmak özgürlüktür.
ü  Tiyatro, yalnızca fiziksel bir mekan değil, bir Oluş hali, insanın en yüce becerilerinin uyum içinde sergilendiği, düşünce ve nefesin bir birleşimi olan sözün, hareketle birleştiği psikolojik bir alandır.

13 Karşılaşmalar Oyunu 
ü  Her düştüğünde ve her an farkında ol, tetikte ol.
ü  Suçlayacak veya kınanacak hiç kimse yoktur. İnsan daima ve sadece kendisiyle karşılaşır.
ü  Yaşamın her bir köşesini didik didik et.
ü  Oluşumuz yaşamımızı yaratır. Oluş dünyayı ayratır. 

14 Yeni Paradigma 
ü  Sorularını yönelttiğinde seni inandırıcı bulursa, o zaman zaten para cebinde.
ü  Eski öğreti= Sahip olmak, yapmak, olmak
Yeni insanlığın değerler dizilimi=Olmak, yapmak, sahip olmaktır.
ü  Ne denli çoksan, o denli çok yaparsın ve o denli çok şeye sahip olursun.
ü  Yaşam stili bir bilinçtir.
ü  Kendini bolluğa alıştır, vizyonunu yükselt ve imkânsızı düşle, tüm zenginliklerin gerçek kaynağı ve onları korumanın ön koşulu olan bir “refah bilinci” yarat.
ü  Para içsel bir konudur. Özde yaratılır.
ü  Düşle, sürekli olarak uyum ve başarıyı hayalinde canlandır, böylelikle onu elde edeceksin. Para bunun yalnızca doğal sonucudur.
ü  Zevk, bilinçtir.
ü  Bir mağazaya girme amacı bir şey satın almak gibi görünse de asıl satın aldığın şey bilinçtir.
ü  Her şey kendine benzeyeni çeker. Her şey kusursuz bir biçimde kişinin bilinç düzeyine karşılık gelir.
ü  Bir insan sadece düşlediği kadar, zihninde canlandırdığı ve tasavvur ettiği kadar paraya sahip olabilir.
ü  Nesnelerin ruhu vardır. Kendilerine kimin sahip olacağını seçerler.
ü  Kendisinin efendisi olanlar dünyayı yönetirler. Dünya onları tanır ve onlara hizmet etmekten mutlu olur.

15 Tekrar gösterim 
ü  Güzel bir kadına bakışların o takılışı, kararlılıktan yoksun olduğunun göstergesidir. Bu hareket tüm yaşantının göstergesidir. Duygusal karmaşaların ve bilinçsizliğin katmanları arasından geçerek kendi kökenlerine kadar iner.
ü  Dikkatini vuracağın hedeften ayırmamayı öğren, farkında ve kusursuz ol, yolundan sapma, bir noktanın üzerine asla sapmayan bakışlarıyla veya zihinleriyle kenetlenebilen kişiler, her şeyin üstesinden gelebilirler.
ü  Hedefini kaçırma. Sapmak, tek ve gerçek kusurdur.
ü  Bir kişi yalnızca tek bir hareketiyle kendi yaşamını ve kendi yazgısını ortaya koyar.
ü  Varoluş, butürdeki insanlara güvenmez. Bu kişiler hiçbir zaman daha fazlasına sahip olamazlar, sahip olduklarına inandıklarını da kaybederler.

16 Dünyadan beklemek 
ü  Tepkisel olmaktan vazgeç. Dünyaya tepki vermek, onun kurbanı olmak demektir.
ü  En büyük sır, dünyanın seni geliştirömek üzere hizmetinde olduğunu bilmektir. Ve ister olaylar ister koşullar olsun, her şeyin senin yolculuğun için yiyecek, besin ve itici güç olduğunun farkına varmaktır.
ü  Gören kişiler bilirler ki dünya, kendi varlıklarının icraatını kusursuz bir biçimde sergileyene kadar antrenman yaptığı, deneyim sahibi olduğu bir jimnastik salonudur.
ü  Başka buluşmaların peşinde koş, sızıntı yapan yerleri doldurmak, yanlış anlamaları ortadan kaldırmak ve geçmişle hesaplarını kapatmak için her fırsatı yarat.

17 Bu kitap ebedidir. 
ü  Not yok 

BÖLÜM X    OKUL

1 Dikey Vizyon 
ü  Yatay gerçeklik (eski İnsan özellikleri);
o   Eski insanlık sadece zıtlıklar oyunu aracılığıyla görebilir. Kutuplaşmalar, hasımlıklar, çekişmeler aracılığıyla
o   Yatay insanın çatışmacı bir dünya vizyonu vardır. Bu onun tüm felaketlerinin nedenidir.
o   Eski insanların karşıtlık saydıkları, aynı gerçekliğin iki yüzüdür. (iyi ve kötü, doğru ve yanlış vb)
o   Yaşam ve ölüm birbirlerine karşıt gerçekliklerdir.
ü  Dikey gerçeklik (Yeni insan özellikleri);
o   Zıtlıkların yanıltıcı doğasını fark etmiş olmasıdır.
o   Bizim dışımızda olan, ne nesnel ve sürekli ne de “iyi” ya da “kötü” hiçbir şey yoktur.
o   Gerçekte, ölüm yoktur. Bizler ebediyen yaşamak için yaratıldık.
o   Ölüm, ölümsüzlüğün arkadan görünüşüdür.

2 Pragmatik düşleyenler için bir okul 
ü  Sadece düşleyebilen liderler, her türlü ideolojiden ve batıl inanışlardan arınmış kişiler, insanlığı bağnaz, zayıf, çabuk öfkelenen sıradan insan psikolojisinin kıyısından alarak, onu yeni insan türüne, ilkelerinin esin kaynağı höşgörü olan yeni bir oluş bütünlüğüne götürebilirler.
ü  Bir insanda değerli ve gerçek olan hiçbir şey gözle görülemez.
ü  İnsanlığın fetettiği yararlı, güzel ve doğru olan her şeyin ötesinde, her kuruluşun ve her bilimsel başarının kökeninde bir insanın, tek bir kişinin düşü vardır.
ü  Nefesini bireye ve onun yetiştirilmesine yönelt.
ü  Kitle bir hayaldir.
o   Her şeyden, her olaydan etkilenir
o   İnancı ve iradesi yoktur
o   İşlevi ve varoluş nedeni yıkmaktır.
ü  Birey ve kitle aynı gerçekliğin iki farklı yüzüdür. Birey yaratır, kitle yıkar.

3 Düşlenen Düş

ü  Eğer hiç kimse kendisinden büyük bir düşü beslemiyorsa O zaman Dreamer da kimdir?
Düş’ ün düşü ölümün yenilgiye uğratılmasıdır ve hatta ondan da önce onu geçerli kılan fikrin, ölümün yenilmez olduğu fikrinin fethedilmesidir.

4 Taşınabilir Cennet 
ü  Düşlediğimiz bir şeyle karşılaşmak kaçınılmazdır.
ü  Yaşam; kendilerinde taşınabilir bir cennet kuran ve onu sürekli besleyen kişiler için zaten bir yeryüzü cennettir.

5 En büyük ekonomik gerçek 
ü  Okulun amacı, kendi bütünlüklerini fethetmek, her insanın içinde taşıdığı ıstıraptan, korkudan ve endişeden kendilerini kurtarmak isteyen kararlı kişileri yetiştirmek olmalıdır.
ü  Onlar, geleceğin ekonomideki dev isimleri, dünya çapındaki iletişimcileri olacaklar.
ü  Bir okulun esas görevi, eski eğitim sistemlerinin ürünleri olan ve çocukluktan beri yığılıp biriken her tür şüphe, korku, ikiyüzlülük, önyargı, kısıtlama ve ödünleri yok etmektir.
ü  Eski eğitimin amacı “düş” ü bastırmaktır. Gerçek bir okul öğrenciye hiçbir şey vermeye çalışmaz. Oluşta zaten sahip olduklarını aydınlığa taşımasını sağlar. Akla engel olan her şeyi ortadan kaldırmak ve “düş” ü hatırlatmaktır.
ü  Ekonomi bir düşünme biçimidir.
ü  Maddi zenginlik, yalnızca gerçek zenginliğin eğreti halidir, bütünlük yüksek anlama düzeyi ve iç huzur durumunun kesin olarak sağlanmasıdır.
ü  Ekonomik bakımdan gelişmiş ülkeler, genellikle doğal kaynaklara sahip olmamasına rağmen, bir düşünce, görüş, kültür ve sanat sermayesine sahiptir.
ü  Ekonomi bir oluş durumudur.
ü  Bir ülkenin ekonomisi ve sahip olduğu maddi gelişmişlik seviyesi, o toplumun düşünce ve hissetme biçiminin yansımasıdır. Değerler sistemi ve düşüncelerin niteliği her zaman sebeptir, hiçbir zaman tersi olmaz.
ü  Düş eksilip değerler tüketildiği zaman, zenginlikte de azalma olur.
ü  Ülkeleri düş’e bağlayabilecek sorumluluk sahibi, kapasiteli insanlara gereksinim vardır. Bu kişilerin vizyonlarının genişliği, hiçbir kısıtlamaya yer vermeksizin ekonomik evrende yansıtılır ve sınırlarının genişlemesini sağlar.
ü  Yürütülen projeleri dağıtan engel, doğal ya da finansal kaynakların yokluğu değil, parlak fikri benimseyebilecek, ona inanabilecek ve iç sorumluluklarını taşıyabilecek insanların bulunmamasıdır.
ü  Refah ve huzur içerden gelir. İçerden dışarıya doğru ilerler.

6 Sahip olmak, “olmak”tır. 
ü  Sahip olmak ve Olmak tek gerçektir. Varoluşun farklı düzlemlerinde yer alırlar.
ü  Sahip olunanlar sınırsız zaman boşluğunda kendisini gösteren bir oluş düzeyidir.
ü  İnsanlık tarihindeki her dönemsel geçiş, bir kişiden başlayarak kitlelere ulaşan ideolojilerin bir düşüncenin devrimiyle alt üst edildi.
ü  Bugün, sahip olmanın ve Olmanın, aynı gerçekliğin iki yüzü oldukları görüşü üzerinde yükselen psikolojik devrimle karşı karşıyayız.
ü  Olmak sahip olmanın karşısında olmayıp onunla üst üste gelerek çakışır ve sebeptir.
ü  Bir olay veya dış koşul, hazır olmayan bir kişinin geçici olarak lehine gelişse bile, eğer zenginlik kişinin varoluş düzeyini aşıyorsa o kişi eski yoksulluğuna geri gönderilir. Bu uluslar için de geçerlidir.
ü  Yeterli refah düzeyine erişemeyen bir ülkeye dışarıdan yardım ederek, unu kalkındırmak olanaksızdır.  Ülkenin, eski bilgeliklerine, kendi köklerinin özüne dönmeleri ve sahip oldukları değerler sistemini yeniden yeşertmeye çalışmaları yetecektir.
ü  Bilimsel açılımlar ve teknolojik ilerlemeler zaman içinde, insanın sahip olduğu bilinci ve ulaştığı bilgi düzeyini izlemektedir.
ü  Bilim ve bilinç birlikte, uygun adımlarla yürürler.
ü  Ne denli fazlaysan, o denli bilir, yapar ve sahip olursun. Yapmak ve sahip olmak varlığın çapına bağlıdır.
ü  Varolmak, maddeleşerek sahip olmaya, sahip olmak da buharlaşarak varolmaya geçer.

7 Üniversite, “birliğe doğru” demektir. 
ü  Üniversitenin misyonu; İnsanın, “bütün olma” çalışmasını ilerletmek, ruhun birliğine doğru yolculuğunda ona yol göstermektir.
ü  Bilmek “dikey hafızaya” giden dönüş yolculuğudur.
ü  Hiçbir kuruma bağlı olma, hiçbir yardım kuruluşundan yardım alma, ayrımcılık gösterilmesini isteme. 

8 Okul’ un Doğuşu 
ü  Yok

9 Okul’ un Misyonu 
ü  Şu ana kadar bütün ekonomik sistemler, insanların temel ihtiyaçları doğrultusunda hayatta kalabilmek adına yiyecek, barınak, giyecek ve varlığını sürdürebilme ile ilgilendi. Gelecek on yılların ekonomisi, hayatta kalmayı değil, ölümsüzlüğü amaç edinecektir.
ü  Vizyon ve gerçeklik bir ve aynı şeydir.
ü  Ekonomi oluşun bir yansımasıdır.
ü  Sonsuzluğun en ufak bir kırıntısı bile, muazzam, cesur fikirlerin, tasavvur edilemez çözümlerin bir araya getirilmesi için yeterlidir.
ü  Bizi sınırlayan, yaratıcılığımıza zincir vuran ve her türlü kısıtlamanın kökeninde yatan gerçek sebep, ölümün kaçınılmaz olduğuna olan inancımızdır.
ü  İhtiyacımız olan tek şey, ölümsüzlük fikrini bir yaşam prensibi olarak korumak, kaygı, kuşku ve yenilme korkusu ile yaşamaktan kurtulmaktır.
ü  Ölümsüzlük sevgi demektir.
ü  Medeniyetimizin;
o   Zamandan bağımsız liderlere
o   Bütünlük sahibi
o   Vizyonlarını genişleten
o   Varolan gerçekliği değiştirebilecek
o   Bireylerin, kuruluşun finansal kaderini değiştirebilecek
o   İlerleme becerisine sahip
o   Sağlıklı
Liderlere ihtiyacı vardır.

10 İnanmadan İnanmak 
ü  İçsel bütünlüğe erişmemiş sıradan insanlar, için inanmak ve inanmamak aynı yalandır.
ü  Ateist, ilk önce ilahi gücü kendi dışına taşımış, daha sonra da onun varlığını reddetmiştir.
ü  İnanmak zor değil, herkes bir şeylere inanır, Ancak, kendini inanmaya zorlamak çok az sayıda kişinin yapabileceği bir iştir.
ü  Kaynağı senin dışında olan her çeşit ilke ve inanç seni yalancılar ordusuna kaydederek yalancılık öğretisinin bir takipçisi yapacaktır.
ü  Her hangi bir suç, günah, kader ya da ceza yok.
ü  Yaşadığının ötesinde bir hayat, evrensel yargı, cennet ya da cehennem yok.
ü  Sadece bu an var, kutsal, sonsuz ve her şeye kadir olan. Onu iyi kullan. Çünkü o senin tek şansın.
ü  Rol yapma sanatı, bilen ve uygulayan bireylerin erişebileceği bir Oluş halidir.

11 Yapmanın sırrı 
ü  Sadece kendi korkuları ile yüzleşmeye zorlananlarla ve kendi acizlik ve eksiklikleri üzerine düşünmeye katlanabilecek olanlar başarılı olabilir.
ü  Zihin ve kader, geçmiş ve gelecek bunlar aldatmacadır.
ü  Anın içinde yenilgi yoktur, sadece zafer vardır.
ü  Kişinin, ölümün tek bir atomunun bile, varlığına nüfus etmesine izin vermeden, uyanık ve canlı olması Yapmanın Sırrıydı.  

12 Geçmiş yalandır 
ü  Geçmiş sadece görünürde kendini tekrarlar. Geçmiş yalandır.
ü  Hafızaya ait olan her şey bir kurgudur.
ü  Geçmişte yaşadığına inandığın ne varsa gerçekte hiç yaşanmadı.
ü  Geçmişte meydana geldiğine inandığın her şey şimdi, tam bu anda oluşmakta.

13 Bulunduğun yer, içinde olduğun durumdur. 
ü  İş ya da özel hayatında sahip olduğun eş yada ortakların, her zaman içinde bulunduğun koşulların, Oluş durumlarının mükemmel bir yansıması olacaktır.
ü  İnsan sadece ne ise ona sahip olabilir ve sadece hak ettiği ölçüde seçer ya da seçilir.
ü  Bulunduğun yer içinde olduğun durumdur.
ü  Bulunduğu yer, çevresi, karşılaştığı insanlar, tüm bunlar Oluş durumları, duygularının ve düşüncelerinin kalitesi ile fevkalade bir uygunluk içinde olduklarının göstergesidir.

14 Önce Kral Ol, Krallık arkasından gelecektir 
ü  Olmak, sahip olmaktan öncedir. Tersi mümkün değildir.
ü  Hiçbir zaman bir kral niteliklerine sahip olmadan krallığın oluşmasını arzulama, bu seni parçalayıp toz haline getirir.

15 Banka 
ü  Adanmışlık yatırımdır, şanstır.
ü  Para gerçek değildir. İnsanın, adanmışlığı ve sorumluluk bilinci vasıtasyla kendi Oluşunda galip geldiklerinin, kendisine karşı kazandığı zaferlerin, zaman içinde görünür olmasını sağlar.
ü  Dışarıda karşılaştığın engeller senin içindeki sınırlardır.
ü  Tam ol, bir bütün.
ü  Sahip olduğun her şeyi “düş” üzerine yatır. Tüm bahisleri ”düş” üzerine oyna.

16 Para gerçek değil 
ü  Gerçek olan bir insanın adanmışlığı ve inancının kuvvetidir. Para ve kaynaklar sadece bu meziyetlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkarlar.
ü  Bütün olmuş biri için her şey olanaklıdır.
ü  Fikirlerine olan adanmışlığın tam olmalı. Yaşamın niteliği ve başarısı bu adanmışlığın derecesine bağlıdır.
ü  İçten adanmışlık yatırımdır ve tek gerçek paradır.

17 İnan sonra gör 
ü  Oluşun gıdası niyet,
ü  Aklın gıdası sükûnet,
ü  Bedenin gıdası oruçtur.
ü  İnan, sonra Gör kralların kaçınılmaz kanunudur ve kendi kendini kanunudur.
ü  İnançlı ol, Düşleme Sanat’ına iştirak et.
ü  Boşluğa bilinmezliğe adım artan bir kişi tek bir saniye bile kuşku duymadan inanmalıdır ki, ayaklarının altındaki zemin, cesur hareketinin, parlak çılgınlığının doğru olduğunu kanıtlarcasına şekil alacaktır.
ü  Güvenlik duygusu, kendi içinde kazandığın bir zaferdir ve dışarıdaki herhangi bir durumdan ya da kimseden değil, sadece senden gelir.

18 Müzayede 
ü  Korkunun, seni dışarıdan ürküten ya da tehdit eden bir şeye karşı geliştirdiğin doğal bir tepki olduğunu düşünebilirsin.
ü  Gerçekte, seni korkutan bir şeyin kaynağı ve asıl sebebi en başından beri senin korkundur.
ü  Tutku zamandır. Ve zamana ait olan her şey hatlıdır.
ü  Zaman içinde ne bir şey elde edilebilir, ne de bir çözüm, bir çıkar yol bulunabilir. Bunu sadece kendi içinde “şimdi” yani tek gerçek zaman hüküm sürdüğünde anlayabilirsin.
ü  Düş, zamanın ve ölümün yokluğudur.
ü  İçinde ölmeye son verdiğinde, artık senin dışında bir “zaman” olmayacak.
ü  Yüzlerce problemin çözülmesi değil, sadece senin çözülmen gerekiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder